English Turkish Redhouse
ALMOST : English Turkish Redhouse
al.mostôlmost' zarf
hemen hemen: This picture's almost done. Bu resim hemen hemen bitti.
az kaldı, az kalsın, az daha, neredeyse: He almost died. Az kaldı ölecekti
ALMS : English Turkish Redhouse
almsamz isim sadaka
ALONE : English Turkish Redhouse
a.loneılon' sıfat yalnız; kimsesiz. zarf yalnız, yalnız başına, tek başına
ALONG : English Turkish Redhouse
a.longılông' edat boyunca: along the river ırmak boyunca. zarf with ile beraber: She came along with us. Bizimle beraber geldi
ALONGSIDE : English Turkish Redhouse
a.long.sideılông'sayd' edat
yanına; yanında.
denizcilikle ilgili bordasına; bordasında
ALOOF : English Turkish Redhouse
a.loofıluf' sıfat soğuk, uzak duran. zarf uzak, uzakta
ALOUD : English Turkish Redhouse
a.loudılaud' zarf yüksek sesle
ALPHABET : English Turkish Redhouse
al.pha.betäl'fıbet isim alfabe, abece
ALPHABETIC : English Turkish Redhouse
al.pha.bet.icälfıbet'îk sıfat bakınız alphabetical
ALPHABETICAL : English Turkish Redhouse
al.pha.bet.i.calälfıbet'îkıl sıfat alfabetik, alfabe sırasına göre dizilmiş: The words are in alphabetical order. Kelimeler alfabe sırasına göre dizilmiş
ALREADY : English Turkish Redhouse
al.read.yôlred'i zarf
şimdiden, halen (Türkçede genellikle çevirisiz kalır.): You're too late; he's already gone. Geç kaldın; gitti.
Beklenenden daha erkeni göstermek için kullanılır: Has he finished already? Bu kadar erken mi bitirdi?
daha önce: As I've already seen it, there's no need for me to come. Daha önce gördüğüme göre gelmeme gerek yok
ALRIGHT : English Turkish Redhouse
al.rightôlrayt' sıfat, konuşma dili bakınız All right. All right! all-right be all right
ALSO : English Turkish Redhouse
al.soôl'so zarf bir de: You'll need pliers. You'll also need tape. Sana kerpeten lazım. Bir de bant. It was cold and it was also wet. Hava soğuktu ve bir de yağmurluydu
ALT : English Turkish Redhouse
Altôlt sıfat bakınız Alt key
ALT KEY : English Turkish Redhouse
ilgisayarek karakter tuşu
ALTAR : English Turkish Redhouse
al.tarôl'tır isim sunak
ALTER : English Turkish Redhouse
al.terôl'tır fiil değiştirmek; değişmek
ALTERABLE : English Turkish Redhouse
al.ter.ablesıfat değiştirilebilir
ALTERATION : English Turkish Redhouse
al.ter.ationisim
değiştirme; değişme.
değişiklik
ALTERNATE : English Turkish Redhouse
al.ter.nateôl'tırneyt fiil
birkaç şeyin birbirini art arda izlemelerini sağlamak.
bir işi nöbetleşe yapmak.
between (iki durum) arasında gidip gelmek.
with (bir durum) (başka bir durumu) izlemek
ALTERNATELY : English Turkish Redhouse
al.ter.nate.lyzarf sıra ile; nöbetleşe
ALTERNATING CURRENT : English Turkish Redhouse
elektrikalmaşık/dalgalı/alternatif akım
ALTERNATIVE : English Turkish Redhouse
al.ter.na.tiveôltır'nıtîv isim seçenek, alternatif, şık: I had no alternative. Başka çarem kalmamıştı./Yapacak başka bir şey yoktu. sıfat diğer, başka
ALTERNATOR : English Turkish Redhouse
al.ter.na.torôl'tırneytır isim, elektrik alternatör
ALTHOUGH : English Turkish Redhouse
al.thoughôldho' bağlaç
diği halde, ise de, olmakla beraber: Although he's old he's a good dancer. Yaşlı olduğu halde iyi dans eder. Although I tried hard it didn't do much good. Çok gayret ettimse de pek işe yaramadı. Although the teacher was strict, the students were happy. Hoca sert olmakla beraber öğrenciler mutluydu
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani