Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
DESCRIPTION : English Turkish Redhouse

de.scrip.tiondîskrîp'şın isim
tanımlama, betimleme, tarif.
cins, çeşit, tür.
eşkâl: The police were unable to obtain a description of the thief. Polis hırsızın eşkâlini saptayamamıştı

DESCRIPTIVE : English Turkish Redhouse

de.scrip.tivedîskrîp'tîv sıfat tanımlayıcı, betimsel

DESECRATE : English Turkish Redhouse

des.e.cratedes'ıkreyt fiil (kutsal bir şeye) saygısızlık etmek

DESECRATION : English Turkish Redhouse

des.e.cra.tiondesıkrey'şın isim (kutsal bir şeye karşı) saygısızlık

DESEGREGATE : English Turkish Redhouse

de.seg.re.gatediseg'rıgeyt fiil ırk ayrımını kaldırmak

DESEGREGATION : English Turkish Redhouse

de.seg.re.ga.tionisim ırk ayrımının kaldırılması

DESENSITIZE : English Turkish Redhouse

de.sen.si.tizedisen'sıtayz fiil uyuşturmak

DESERT : English Turkish Redhouse

de.sertdîzırt' isim hak edilen şey, layık olunan şey

DESERTER : English Turkish Redhouse

de.sert.erisim asker kaçağı

DESERTION : English Turkish Redhouse

de.ser.tionisim
terketme, terk.
askerlikten kaçma, firar

DESERVE : English Turkish Redhouse

de.servedîzırv' fiil hak etmek, layık olmak

DESERVEDLY : English Turkish Redhouse

de.serv.ed.lydîzır'vîdli zarf haklı olarak; hak ettiği gibi

DESERVING : English Turkish Redhouse

de.serv.ingdîzır'vîng sıfat of
i hak eden,
e layık

DESERVING OF PRAISE : English Turkish Redhouse

övülmeye layık

DESIGN : English Turkish Redhouse

de.signdîzayn' isim
tasarım, dizayn, tasar çizim.
tasarlama.
plan, proqe.
desen.
amaç, maksat, hedef.
entrika, komplo. fiil
tasarımını yapmak: Fatma designs all of her own clothes. Fatma, tüm giysilerinin tasarımını kendi yapıyor.
plan yapmak, proqe yapmak; planlamak, niyet etmek: The city is designing new parks along the shores of the Golden Horn. Belediye Haliç kıyılarında yeni parklar yapmayı planlıyor. The architect designed this room as a library, but we use it as a bedroom. Mimar bu odayı kütüphane olarak planladı ama biz onu yatak odası olarak kullanıyoruz.
düzenlemek, hazırlamak: We designed that book for students. O kitabı öğrenciler için hazırladık

DESIGNATE : English Turkish Redhouse

des.ig.natedez'îgneyt fiil
göstermek, işaret etmek, belirtmek.
adlandırmak, isimlendirmek.
(to/for)
e atamak,
e tayin etmek.
for için ayırmak,
e ayırmak,
e tahsis etmek

DESIGNATION : English Turkish Redhouse

des.ig.na.tiondezîgney'şın isim
atama, tayin; atanma, tayin edilme.
ad, isim, unvan, sıfat

DESIGNER : English Turkish Redhouse

de.sign.erisim
tasarımcı.
desinatör.
modelist, stilist

DESIRABLE : English Turkish Redhouse

de.sir.a.bledîzayr'ıbıl sıfat arzu edilen, istek uyandıran, çekici, cazip

DESIRE : English Turkish Redhouse

de.siredîzayr' isim
arzu, istek.
rica, dilek.
şehvet. fiil
arzu etmek, arzulamak, istemek.
rica etmek

DESIROUS : English Turkish Redhouse

de.sir.ousdîzayr'ıs sıfat istekli, arzu eden

DESIST : English Turkish Redhouse

de.sistdîzîst' fiil from
den vazgeçmek,
i bırakmak

DESK : English Turkish Redhouse

deskdesk isim
yazı masası.
sıra.
kürsü: From her desk the teacher could see the desks of all her students. Öğretmen kürsüsünden tüm öğrencilerinin sıralarını görebiliyordu.
daire, şube, masa

DESKTOP : English Turkish Redhouse

desk.topdesk'tap isim masaüstü

DESKTOP COMPUTER : English Turkish Redhouse

ilgisayarmasaüstü bilgisayar