English Turkish Redhouse
DESKTOP PUBLISHING : English Turkish Redhouse
masaüstü yayımcılık
DESOLATE : English Turkish Redhouse
des.o.latedes'ıleyt fiil harap etmek, perişan etmek. isim
haraplık, perişanlık.
kimsesizlik, yalnızlık.
keder
DESPAIR : English Turkish Redhouse
de.spairdîsper' isim umutsuzluk, ümitsizlik. fiil of
den umutsuz olmak,
den ümitsiz olmak
DESPAIRINGLY : English Turkish Redhouse
de.spair.ing.lyzarf umutsuzca, ümitsizce
DESPERATE : English Turkish Redhouse
des.per.atedes'pırît sıfat
umutsuz, ümitsiz.
her şeyi göze alabilen; gözü dönmüş
DESPERATELY : English Turkish Redhouse
des.per.ate.lyzarf umutsuzca, ümitsizce
DESPERATION : English Turkish Redhouse
des.per.a.tionisim umutsuzluk, ümitsizlik
DESPICABLE : English Turkish Redhouse
des.pi.ca.bledes'pîkıbıl sıfat alçak, aşağılık, rezil
DESPICABLY : English Turkish Redhouse
de.spi.cab.lyzarf alçakça
DESPISE : English Turkish Redhouse
de.spisedîspayz' fiil küçümsemek, hor görmek, adam yerine koymamak
DESPITE : English Turkish Redhouse
de.spitedîspayt' isim nefret, kin, garaz. edat
e karşın,
e rağmen: He was generous despite his poverty. Yoksulluğuna karşın eli açıktı
DESPONDENT : English Turkish Redhouse
de.spon.dentdîspan'dınt sıfat umutsuz, ümitsiz, meyus
DESPOT : English Turkish Redhouse
des.potdes'pıt isim despot, tiran
DESPOTIC : English Turkish Redhouse
des.pot.icdîspat'îk sıfat despotik, despotça
DESPOTICAL : English Turkish Redhouse
des.pot.i.caldîspat'îkıl sıfat despotik, despotça
DESPOTISM : English Turkish Redhouse
des.pot.ismisim despotluk, despotizm
DESSERT : English Turkish Redhouse
des.sertdîzırt' isim (yemeğin sonunda yenen) tatlı, yemiş, soğukluk
DESSERT SPOON : English Turkish Redhouse
tatlı kaşığı
DESTINATION : English Turkish Redhouse
des.ti.na.tiondestıney'şın isim
gidilecek yer.
varış yeri.
hedef
DESTINED : English Turkish Redhouse
des.tineddes'tînd sıfat bakınız be destined for be destined to
DESTINY : English Turkish Redhouse
des.ti.nydes'tıni isim talih, kısmet, kader, alınyazısı, yazgı
DESTITUTE : English Turkish Redhouse
des.ti.tutedes'tıtut sıfat
yoksul, muhtaç, fakir.
of
den yoksun
DESTITUTION : English Turkish Redhouse
des.ti.tu.tionisim yoksulluk, fakirlik
DESTROY : English Turkish Redhouse
de.stroydîstroy' fiil yıkmak, harap etmek, yok etmek, ortadan kaldırmak; öldürmek
DESTROYER : English Turkish Redhouse
de.stroy.erdîstroy'ır isim
yok edici şey veya kimse.
destroyer, muhrip
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani