Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
DESTRUCTION : English Turkish Redhouse

de.struc.tiondîstr^k'şın isim
yıkma, yok etme; yıkılma, yok olma.
yıkım

DESTRUCTIVE : English Turkish Redhouse

de.struc.tivedîstr^k'tîv sıfat yıkıcı, zararlı

DESULTORY : English Turkish Redhouse

des.ul.to.rydez'ıltôri sıfat
gelişigüzel, rasgele.
rabıtasız, bağlantısız.
amaçsız, gayesiz

DETACH : English Turkish Redhouse

de.tachdîtäç' fiil ayırmak, çıkarmak, sökmek

DETACHABLE : English Turkish Redhouse

de.tach.ablesıfat ayrılabilir, çıkarılabilir, yerinden sökülebilir

DETACHED : English Turkish Redhouse

de.tach.edsıfat
tarafsız, yansız, obqektif.
müstakil (ev)

DETACHMENT : English Turkish Redhouse

de.tach.mentisim
ayırma, çıkarma, sökme.
askeri müfreze, müfrez birlik.
tarafsızlık, yansızlık, objektiflik

DETAIL : English Turkish Redhouse

de.taildi'teyl isim
ayrıntı, detay.
ayrıntılar, detaylar, tafsilat, teferruat.
askeri özel bir iş için seçilmiş grup, müfreze

DETAILED : English Turkish Redhouse

de.tail.edsıfat ayrıntılı, detaylı

DETAIN : English Turkish Redhouse

de.taindîteyn' fiil
alıkoymak.
geciktirmek.
gözaltına almak

DETECT : English Turkish Redhouse

de.tectdîtekt' fiil
sezmek, farketmek.
bulmak, keşfetmek

DETECTION : English Turkish Redhouse

de.tec.tionisim bulma, keşif

DETECTIVE : English Turkish Redhouse

de.tec.tivedîtek'tîv isim dedektif, hafiye

DETECTIVE STORY : English Turkish Redhouse

polisiye roman

DETECTOR : English Turkish Redhouse

de.tec.torisim detektör, bulucu: mine detector mayın detektörü

DETENTION : English Turkish Redhouse

de.ten.tiondîten'şın isim
alıkoyma.
gecikme.
gözaltına alma

DETER : English Turkish Redhouse

de.terdîtır' fiil (deterred, deterring) from
den vazgeçirmek,
den caydırmak

DETERGENT : English Turkish Redhouse

de.ter.gentdîtır'cınt isim deterqan

DETERIORATE : English Turkish Redhouse

de.te.ri.o.ratedîtîr'iyıreyt fiil kötüleşmek, kötüye gitmek, fenalaşmak, bozulmak

DETERIORATION : English Turkish Redhouse

de.te.ri.o.ra.tionisim kötüleşme, kötüye gitme, fenalaşma, bozulma

DETERMINANT : English Turkish Redhouse

de.ter.mi.nantdîtır'mınınt sıfat belirleyici, tayin eden. isim belirleyici etken

DETERMINATION : English Turkish Redhouse

de.ter.mi.na.tiondîtırmıney'şın isim
azim, kararlılık.
belirleme, tayin; tespit, saptama

DETERMINATIVE : English Turkish Redhouse

de.ter.mi.na.tivedîtır'mıneytîv, dîtır'mınıtîv sıfat belirleyici, tayin eden. isim belirleyici şey

DETERMINE : English Turkish Redhouse

de.ter.minedîtır'mîn fiil
belirlemek, tayin etmek; tespit etmek, saptamak: We have not yet determined the price of that book. O kitabın fiyatını henüz saptamadık. The experts are trying to determine the cause of the accident. Bilirkişiler kazanın nedenini saptamaya çalışıyor.
azmetmek, karar vermek, amaçlamak: I have determined to sell my house in Ankara and move to Bodrum. Ankara'daki evimi satıp Bodrum'a taşınmaya karar verdim

DETERMINED : English Turkish Redhouse

de.ter.minedsıfat azimli, kararlı