Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
DIRGE : English Turkish Redhouse

dirgedırc isim ağıt, mersiye

DIRT : English Turkish Redhouse

dirtdırt isim kir, pislik; çamur; toz

DIRT CHEAP : English Turkish Redhouse

konuşma diliçok ucuz, sudan ucuz, bedava

DIRT POOR : English Turkish Redhouse

konuşma diliçok yoksul, çok fakir

DIRT ROAD : English Turkish Redhouse

toprak yol

DIRTY : English Turkish Redhouse

dirt.ydır'ti sıfat
kirli, pis.
iğrenç, çirkin. fiil kirletmek, pisletmek

DIRTY LOOK : English Turkish Redhouse

kötü bir bakış: He gave her a dirty look. Ona kötü kötü baktı

DIRTY WORK : English Turkish Redhouse

konuşma dili
pis iş, insanı pisleten iş.
tatsız işler.
hile, sahtekârlık

DISABILITY : English Turkish Redhouse

dis.a.bil.i.tydîsıbîl'ıti isim
sakatlık, maluliyet.
yetersizlik

DISABLE : English Turkish Redhouse

dis.a.bledîsey'bıl fiil sakatlamak

DISABLED : English Turkish Redhouse

dis.a.bledsıfat sakat

DISABUSE : English Turkish Redhouse

dis.a.busedîsıbyuz' fiil (birini) (yanlış düşüncesinden) vazgeçirmek

DISADVANTAGE : English Turkish Redhouse

dis.ad.van.tagedîsıdvän'tîc isim sakınca, mahzur, dezavantaq, zarar

DISADVANTAGEOUS : English Turkish Redhouse

dis.ad.van.ta.geousdîsädvıntey'cıs sıfat sakıncalı, mahzurlu, dezavantaqlı; elverişsiz

DISAGREE : English Turkish Redhouse

dis.a.greedîsıgri' fiil
uyuşmamak, uymamak, çelişmek: The reports disagree on the cause of the accident. Raporlar kazanın nedeni konusunda çelişiyor.
with
e katılmamak, ile aynı görüşte olmamak: I disagree with his thesis. Onun savına katılmıyorum. I disagree with her about that. O konuda onunla aynı görüşte değilim.
anlaşamamak.
bozuşmak, tartışmak, atışmak.
with (yiyecek, iklim v.b.)
e dokunmak,
e yaramamak

DISAGREEABLE : English Turkish Redhouse

dis.a.gree.a.blesıfat
nahoş, hoşa gitmeyen, tatsız.
huysuz, aksi, ters, sert

DISAGREEMENT : English Turkish Redhouse

dis.a.gree.mentisim
anlaşmazlık, uyuşmazlık.
çekişme

DISAPPEAR : English Turkish Redhouse

dis.ap.peardîsıpîr' fiil
gözden kaybolmak, kaybolmak.
yok olmak: Too many forests have disappeared. Pek çok orman yok oldu.
ortadan kaybolmak: My pen has disappeared; I can't find it anywhere. Kalemim kayboldu; hiçbir yerde bulamıyorum

DISAPPEARANCE : English Turkish Redhouse

dis.ap.pear.anceisim
gözden kaybolma.
yok olma.
ortadan kaybolma

DISAPPOINT : English Turkish Redhouse

dis.ap.pointdîsıpoynt' fiil hayal kırıklığına uğratmak

DISAPPOINTED : English Turkish Redhouse

dis.ap.point.edsıfat hayal kırıklığına uğramış, ümidi kırılmış

DISAPPOINTMENT : English Turkish Redhouse

dis.ap.point.mentisim hayal kırıklığı

DISAPPROVAL : English Turkish Redhouse

dis.ap.prov.alisim doğru bulmama, onaylamama; kınama

DISAPPROVE : English Turkish Redhouse

dis.ap.provedîsıpruv' fiil of
i doğru bulmamak,
i onaylamamak;
i kınamak

DISARM : English Turkish Redhouse

dis.armdîsarm' fiil
silahsızlandırmak; silahsızlanmak.
zararsız duruma getirmek.
güvenini kazanmak