English Turkish Redhouse
DISCOURSE : English Turkish Redhouse
dis.coursedîs'kôrs isim
ciddi ve ayrıntılı bir konuşma/yazı.
söylev, nutuk. fiil ciddi ve ayrıntılı bir şekilde konuşmak/yazmak
DISCOURTEOUS : English Turkish Redhouse
dis.cour.te.ousdîskır'tiyıs sıfat nezaketsiz, kaba, saygısız
DISCOURTEOUSLY : English Turkish Redhouse
dis.cour.te.ous.lyzarf kabaca, saygısızca
DISCOURTESY : English Turkish Redhouse
dis.cour.te.sydîskır'tısi isim nezaketsizlik, kabalık, saygısızlık
DISCOVER : English Turkish Redhouse
dis.cov.erdîsk^v'ır fiil keşfetmek, bulmak; ortaya çıkarmak, meydana çıkarmak
DISCOVERY : English Turkish Redhouse
dis.cov.eryisim keşif, buluş, bulgu; meydana çıkarma
DISCREDIT : English Turkish Redhouse
dis.cred.itdîskred'ît isim
itibarsızlık.
güvensizlik, itimatsızlık, şüphe. fiil
itibardan düşürmek, gözden düşürmek.
şüpheye düşürmek, güvenini sarsmak.
inanmamak
DISCREET : English Turkish Redhouse
dis.creetdîskrit' sıfat denli, tedbirli; ağzı sıkı, ağzından çıkana dikkat eden
DISCREPANCY : English Turkish Redhouse
dis.crep.an.cydîskrep'ınsi isim
farklılık, ayrılık; fark, ayrım.
çelişme, tutarsızlık.
muhasebecilik fark, uyuşmazlık
DISCRETE : English Turkish Redhouse
dis.cretedîskrit' sıfat ayrı, farklı
DISCRETION : English Turkish Redhouse
dis.cre.tiondîskreş'ın isim
sağduyu.
ağız sıkılığı.
takdir yetkisi
DISCRETIONARY : English Turkish Redhouse
dis.cre.tion.arysıfat isteğe bağlı, ihtiyari
DISCRIMINATE : English Turkish Redhouse
dis.crim.i.natedîskrîm'ıneyt fiil
ayırt etmek, ayırmak: He can't discriminate good books from bad. İyi kitapları kötülerinden ayırt edemez.
fark gözetmek, ayrı tutmak, ayırım yapmak: That company discriminates on the basis of sex. O şirket cinsiyet ayırımı yapıyor
DISCRIMINATE AGAINST : English Turkish Redhouse
-e karşı ayırım yapmak
DISCRIMINATING : English Turkish Redhouse
dis.crim.i.nat.ingdîskrîm'ıneytîng sıfat
ayırt eden, ayıran.
zevk sahibi.
titiz, zor beğenen
DISCRIMINATION : English Turkish Redhouse
dis.crim.i.na.tiondîskrîmıney'şın isim
ayırt etme, ayırım.
fark gözetme, ayırım yapma.
zevk, beğeni, güzeli çirkinden ayırabilme yetisi
DISCUS : English Turkish Redhouse
dis.cusdîs'kıs isim, spor (discuses/disci)
disk.
disk atma
DISCUS THROWER : English Turkish Redhouse
spordiskçi
DISCUSS : English Turkish Redhouse
dis.cussdîsk^s' fiil
görüşmek, tartışmak.
den söz etmek,
i ele almak
DISCUSSION : English Turkish Redhouse
dis.cus.siondîsk^ş'ın isim görüşme, tartışma
DISDAIN : English Turkish Redhouse
dis.daindîsdeyn' isim küçük görme, tepeden bakma, hor görme. fiil küçük görmek, tepeden bakmak, hor görmek
DISDAIN TO DO SOMETHING : English Turkish Redhouse
ir şey yapmaya tenezzül etmemek
DISDAINFUL : English Turkish Redhouse
dis.dain.fulsıfat bakınız be disdainful of something
DISEASE : English Turkish Redhouse
dis.easedîziz' isim hastalık, sayrılık, illet
DISEASED : English Turkish Redhouse
dis.easeddîzizd' sıfat hasta, sayrı; hastalıklı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani