English Turkish Redhouse
DISSENSION : English Turkish Redhouse
dis.sen.siondîsen'şın isim anlaşmazlık, ihtilaf
DISSENT : English Turkish Redhouse
dis.sentdîsent' fiil
from
i kabul etmemek.
from
den ayrı görüşte olmak,
den ayrılmak. isim
kabul etmeyiş.
ayrılık
DISSENTER : English Turkish Redhouse
dis.sent.erisim ayrı görüşte olan kimse
DISSERTATION : English Turkish Redhouse
dis.ser.ta.tiondîsırtey'şın isim tez, travay
DISSERVICE : English Turkish Redhouse
dis.ser.vicedîssır'vîs isim zarar, ziyan
DISSIDENT : English Turkish Redhouse
dis.si.dentdîs'ıdınt sıfat ayrı görüşte olan, karşıt görüşlü, muhalif. isim ayrı görüşte olan kimse, muhalif
DISSIMILAR : English Turkish Redhouse
dis.sim.i.lardîsîm'ılır sıfat farklı, ayrımlı, değişik; to
den farklı
DISSIMILARITY : English Turkish Redhouse
dis.sim.i.lar.i.tydîsîmıler'ıti isim farklılık
DISSIMULATE : English Turkish Redhouse
dis.sim.u.latedîsîm'yıleyt fiil gerçeği gizlemek; (gerçeği) gizlemek
DISSIMULATION : English Turkish Redhouse
dis.sim.u.la.tiondîsîmyıley'şın isim gerçeği gizleme
DISSIPATE : English Turkish Redhouse
dis.si.patedîs'ıpeyt fiil
dağıtmak; dağılmak.
israf etmek
DISSIPATED : English Turkish Redhouse
dis.si.pat.edsıfat
dağıtılmış.
israf edilmiş.
sefih
DISSIPATION : English Turkish Redhouse
dis.si.pa.tionisim
dağıtma; dağılma.
israf.
sefahat
DISSOCIATE : English Turkish Redhouse
dis.so.ci.atedîso'şiyeyt fiil ayırmak
DISSOCIATE ONESELF FROM : English Turkish Redhouse
-den ayrılmak
DISSOLUTE : English Turkish Redhouse
dis.so.lutedîs'ılut sıfat ahlaksız, çapkın, sefih
DISSOLVE : English Turkish Redhouse
dis.solvedîzalv' fiil
eritmek; erimek.
çözmek.
feshetmek, dağıtmak, son vermek.
zamanla kaybolmak, yok olmak
DISSONANCE : English Turkish Redhouse
dis.so.nancedîs'ınıns isim ahenksizlik, uyumsuzluk
DISSONANT : English Turkish Redhouse
dis.so.nantdîs'ınınt sıfat ahenksiz, akortsuz, uyumsuz
DISSUADE : English Turkish Redhouse
dis.suadedîsweyd' fiil from
den caydırmak,
den vazgeçirmek
DISTANCE : English Turkish Redhouse
dis.tancedîs'tıns isim
uzaklık, mesafe, ara.
uzak, uzak yer.
mesafe, resmiyet. fiil geride bırakmak
DISTANT : English Turkish Redhouse
dis.tantdîs'tınt sıfat
uzak, ırak (yer/zaman).
soğuk, mesafeli (kimse)
DISTANT RELATIVE : English Turkish Redhouse
uzak akraba
DISTASTE : English Turkish Redhouse
dis.tastedîsteyst' isim beğenmeme, hoşlanmama
DISTASTEFUL : English Turkish Redhouse
dis.taste.fuldîsteyst'fıl sıfat tatsız, nahoş, hoşa gitmeyen
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani