Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
EVAPORATE : English Turkish Redhouse

e.vap.o.rateîväp'ıreyt fiil buharlaştırmak; buharlaşmak

EVAPORATION : English Turkish Redhouse

evap.o.ra.tionisim buharlaşma; buharlaştırma

EVAPORATOR : English Turkish Redhouse

evap.o.ra.torisim evaporatör, buharlaştırıcı

EVASION : English Turkish Redhouse

e.va.sionîvey'qın isim
(bir bahaneyle) kendini bir yükümlülükten kurtarma.
den kurtulma

EVASIVE : English Turkish Redhouse

e.va.siveîvey'sîv sıfat kaçamaklı; cevap vermekten kaçan; (bir işte) yan çizen

EVE : English Turkish Redhouse

eveiv isim
akşam.
arife gecesi.
arife

EVEN : English Turkish Redhouse

e.veni'vın sıfat
düz, engebesiz.
bir düzeyde.
çift (sayı); tam (sayı).
temkinli. fiil düzleştirmek; düzlemek, tesviye etmek

EVEN IF : English Turkish Redhouse

olsa bile

EVEN SO : English Turkish Redhouse

yine de, gene de: "That book contains some mistakes." "Even so, it's still worth buying." "O kitapta bazı yanlışlar var." "Olsun, yine de almaya değer."

EVEN THOUGH : English Turkish Redhouse

-e rağmen,
diği halde: Even though he studied hard, he couldn't pass the exam. Çok çalıştığı halde sınavı veremedi

EVEN-TEMPERED : English Turkish Redhouse

e.ven-tem.peredi'vıntem'pırd sıfat itidalli, itidal sahibi

EVENHANDED : English Turkish Redhouse

even.hand.edsıfat tarafsız, yansız

EVENING : English Turkish Redhouse

eve.ningiv'nîng isim akşam

EVENING DRESS : English Turkish Redhouse

gece elbisesi, tuvalet.
smokin; frak

EVENING PAPER : English Turkish Redhouse

akşam gazetesi

EVENT : English Turkish Redhouse

e.ventîvent' isim olay, vaka, hadise

EVENTFUL : English Turkish Redhouse

e.vent.fulsıfat olaylı, hadiseli

EVENTUAL : English Turkish Redhouse

e.ven.tu.alîven'çuwıl sıfat er geç olan, en sonunda olan, nihai

EVENTUALITY : English Turkish Redhouse

e.ven.tu.al.i.tyîvençuwäl'ıti isim ihtimal

EVENTUALLY : English Turkish Redhouse

e.ven.tu.al.lyzarf er geç

EVENTUATE : English Turkish Redhouse

e.ven.tu.ateîven'çuweyt fiil
meydana gelmek, olmak.
in ile sonuçlanmak, ile son bulmak

EVER : English Turkish Redhouse

ev.erev'ır zarf hiç: Have you ever been to Beykoz? Hiç Beykoz'a gittin mi?

EVER AFTER : English Turkish Redhouse

ondan sonra, hep: They lived happily ever after. Ondan sonra hep mutlu yaşadılar

EVER CHANGING : English Turkish Redhouse

daima değişen

EVERGREEN : English Turkish Redhouse

ev.er.greenev'ırgrin sıfat, isim yaprağını dökmeyen, her dem taze (ağaç, çalı)