English Turkish Redhouse
ANTITHESIS : English Turkish Redhouse
an.tith.e.sisäntîth'ısîs isim (antitheses)
antitez, karşı tez.
bir şeyin tam karşıtı
ANTITHETICAL : English Turkish Redhouse
an.ti.thet.i.caläntîthet'îkıl sıfat karşıt olan
ANTITHETICALLY : English Turkish Redhouse
an.ti.thet.i.cal.lyzarf karşıt olarak
ANTLERS : English Turkish Redhouse
ant.lersänt'lırz isim geyiğin çatallı boynuzları
ANTONYM : English Turkish Redhouse
an.to.nymän'tınîm isim karşıt anlamlı sözcük
ANUS : English Turkish Redhouse
a.nusey'nıs isim anüs, makat
ANVIL : English Turkish Redhouse
an.vilän'vîl isim örs
ANXIETY : English Turkish Redhouse
anx.i.e.tyängzay'ıti isim endişe, kaygı, tasa
ANXIOUS : English Turkish Redhouse
anx.iousängk'şıs sıfat endişeli, kaygılı, tasalı
ANY : English Turkish Redhouse
an.yen'i sıfat
hiç: Do you have any candles? Sende hiç mum var mı? No, I don't have any. Hayır, bende hiç yok. She did it without any help. Hiç yardım olmadan yaptı.
herhangi bir: Ask any pedestrian. Herhangi bir yayaya sor
ANY LONGER : English Turkish Redhouse
daha fazla, daha: I can't stay any longer. Daha fazla kalamam
ANY MORE : English Turkish Redhouse
artık: Aliye doesn't live here any more. Artık Aliye burada oturmuyor.
daha fazla: Don't give me any more! Bana daha fazla verme!
ANY OLD THING : English Turkish Redhouse
ne olursa olsun, herhangi bir şey
ANYBODY : English Turkish Redhouse
an.y.bod.yen'ib^di isim, zamir
kimse: Is anybody at home? Kimse var mı? I couldn't find anybody. Hiç kimseyi bulamadım.
herhangi bir kimse
ANYHOW : English Turkish Redhouse
an.y.howen'ihau zarf
her neyse, neyse.
ona rağmen, gene de, yine de: I did it anyhow. Ona rağmen yaptım
ANYONE : English Turkish Redhouse
an.y.oneen'iw^n zamir bakınız anybody
ANYPLACE : English Turkish Redhouse
an.y.placeen'ipleys zarf bakınız anywhere
ANYTHING : English Turkish Redhouse
an.y.thingen'ithîng zamir, isim
bir şey: Do you want anything? Bir şey istiyor musun? I don't want anything. Hiçbir şey istemem.
herhangi bir şey: Anything'll do. Herhangi bir şey olur
ANYWAY : English Turkish Redhouse
an.y.wayen'iwey zarf
zaten.
her neyse, neyse, her ne hal ise; her nasılsa
ANYWHERE : English Turkish Redhouse
an.y.whereen'ihwer zarf
bir yer: He never goes anywhere. Hiçbir yere gitmez. Do you need anywhere to stay? Kalacak bir yere ihtiyacın var mı? I couldn't find it anywhere. Bir yerde bulamadım.
herhangi bir yer: Sit anywhere. Nerede istersen otur
AP : English Turkish Redhouse
AP, A.P.ey'pi' kısaltma Associated Press
APACE : English Turkish Redhouse
a.paceıpeys' zarf çabuk, hızla, süratle: The proqect is proceeding apace. Proje çabuk ilerliyor
APART : English Turkish Redhouse
a.partıpart' zarf
ayrı, bir tarafa, bir yana, bir tarafta: He stood apart (from the others). Diğerlerinden ayrı duruyordu.
birbirinden ayrı: The two houses are three miles apart. İki ev birbirinden üç mil uzakta
APART FROM : English Turkish Redhouse
sayılmazsa, sarfınazar edilirse, bir yana: He's a good man, apart from his drinking. İçki içmesini saymazsak iyi bir adam.
den başka,
den gayrı: I know nothing apart from that. Ondan başka bir şey bilmem
APARTMENT : English Turkish Redhouse
a.part.mentıpart'mınt isim apartman dairesi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani