Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
BACKWARDS : English Turkish Redhouse

ack.wardsbäk'wırdz zarf geriye doğru, tersine, geri geri

BACKWARDS AND FORWARDS : English Turkish Redhouse

ileri geri

BACKYARD : English Turkish Redhouse

ack.yardbäk'yard' isim arka bahçe, evin arkasındaki bahçe

BACON : English Turkish Redhouse

a.conbey'kın isim beykın, tuzlanmış veya tütsülenmiş domuz böğrü veya sırtı

BACTERIAL : English Turkish Redhouse

ac.te.ri.albäktîr'iyıl sıfat bakteriye ait

BACTERICIDE : English Turkish Redhouse

ac.te.ri.cidebäktîr'ısayd isim bakterisit

BACTERIOLOGICAL : English Turkish Redhouse

ac.te.ri.o.log.i.calbäktîriyılac'îkıl sıfat bakteriyoloqik

BACTERIOLOGICAL WARFARE : English Turkish Redhouse

akteriyolojik savaş

BACTERIOLOGIST : English Turkish Redhouse

ac.te.ri.ol.o.gistisim bakteriyolog

BACTERIOLOGY : English Turkish Redhouse

ac.te.ri.ol.o.gybäktîriyal'ıci isim bakteriyoloqi

BACTERIUM : English Turkish Redhouse

ac.te.ri.umbäktîr'iyım isim (bacteria) bakteri. sıfat bakteriye ait

BAD : English Turkish Redhouse

adbäd sıfat (worse, worst)
kötü, ahlaksız.
kötü, hoş olmayan.
ciddi, vahim.
kötü, niteliksiz; hatalı.
bozuk, bozulmuş (yiyecek).
hasta veya sakat (organ, uzuv).
argo çok iyi, harika

BAD DEBT : English Turkish Redhouse

muhasebecilikşüpheli alacak, tahsili pek mümkün görülmeyen alacak

BAD LUCK : English Turkish Redhouse

şanssızlık

BAD-MOUTH : English Turkish Redhouse

ad-mouthbäd'mauth fiil, konuşma dili kötülemek

BAD-TEMPERED : English Turkish Redhouse

ad-tem.peredbäd'tem'pırd sıfat aksi, huysuz, ters

BADE : English Turkish Redhouse

adebäd fiil bakınız bid

BADGE : English Turkish Redhouse

adgebäc isim rozet; nişan

BADGER : English Turkish Redhouse

adg.erbäc'ır isim porsuk. fiil hiç rahat bırakmamak, başının etini yemek

BADLY : English Turkish Redhouse

ad.lybäd'li zarf
fena halde, fena bir şekilde: The team was badly beaten. Takım fena halde yenildi.
çok: That child badly needs a new pair of shoes. O çocuğun yeni bir çift ayakkabıya çok ihtiyacı var. She wants to see that movie badly. O filmi seyretmeye can atıyor

BAFFLE : English Turkish Redhouse

af.flebäf'ıl fiil
şaşırtmak.
engel olmak

BAFFLING : English Turkish Redhouse

af.flingsıfat şaşırtıcı, aldatıcı

BAG : English Turkish Redhouse

agbäg isim torba; çanta; kese; kesekâğıdı; çuval. fiil (bagged, bagging)
torbalamak, çuvala koymak.
(avı) yakalamak

BAG AND BAGGAGE : English Turkish Redhouse

ütün eşyasıyla

BAG LADY : English Turkish Redhouse

tüm eşyasını bir torbada taşıyıp sokaklarda yaşayan kadın