English Turkish Redhouse
ABOMINABLE : English Turkish Redhouse
a.bom.i.na.bleıbam'înıbıl sıfat
iğrenç, tiksindirici.
konuşma dili kötü, pis, berbat
ABOMINATE : English Turkish Redhouse
a.bom.i.nateıbam'ıneyt fiil nefret etmek, tiksinmek
ABOMINATION : English Turkish Redhouse
a.bom.i.na.tionisim
nefret etme.
nefret edilen şey, iğrenç şey
ABORIGINAL : English Turkish Redhouse
ab.o.rig.i.naläbırîc'ınıl sıfat çok eski bir zamandan kalan. isim yerli, bir ülkenin asıl yerlisi
ABORIGINE : English Turkish Redhouse
ab.o.rig.i.neäbırîc'ıni isim yerli, bir ülkenin asıl yerlisi
ABORT : English Turkish Redhouse
a.bortıbôrt' fiil (çocuk) düşürmek
ABORTION : English Turkish Redhouse
a.bor.tionıbôr'şın isim çocuk düşürme
ABORTIONIST : English Turkish Redhouse
a.bor.tion.istisim çocuk düşürten kimse
ABORTIVE : English Turkish Redhouse
a.bor.tiveıbôr'tîv sıfat başarısız
ABOUND : English Turkish Redhouse
a.boundıbaund' fiil in/with (bir yerde) bol olmak, çok olmak
ABOUT : English Turkish Redhouse
a.boutıbaut' zarf aşağı yukarı, yaklaşık: about 1 o'clock saat yedi sularında. about sixty people altmış kadar kişi. edat
ortalıkta, etrafta: There was no one about. Ortalıkta kimse yoktu.
hakkında: Don't talk about it! Onun hakkında konuşma! There's something about him I don't like. Onda hoşuma gitmeyen bir şey var.
mek üzere: Şerif's about to go. Şerif gitmek üzere.
ile meşgul: What's he about? Neyle meşgul? Ne yapıyor? She knows what she's about. Ne yaptığını biliyor
ABOUTFACE : English Turkish Redhouse
a.bout.faceıbaut'feys isim
askeri geriye dönüş.
eskiden savunduğunun tersini savunmaya başlama
ABOVE : English Turkish Redhouse
a.boveıb^v' edat
(somut bir yer için) yukarısında; yukarısına: above the trees ağaçların yukarısında.
(soyut bir şey için) üstünde: above average ortalamanın üstünde. above all her şeyden önce. She's above that. Ona tenezzül etmez. zarf yukarıda: as I stated above yukarıda söylediğim gibi. isim yukarı: from above yukarıdan
ABOVE ALL : English Turkish Redhouse
ilhassa, özellikle
ABOVE AVERAGE : English Turkish Redhouse
vasatın üstünde
ABOVE PAR : English Turkish Redhouse
ticaretyazılı değerin üstünde
ABOVE-MENTIONED : English Turkish Redhouse
a.bove-men.tionedsıfat yukarıda adı geçen
ABOVEBOARD : English Turkish Redhouse
a.bove.boardıb^v'bôrd zarf bakınız be aboveboard with
ABRADE : English Turkish Redhouse
a.bradeıbreyd' fiil aşındırmak
ABRASION : English Turkish Redhouse
a.bra.sionıbrey'qın isim
sıyrık.
aşındırma, abrasyon
ABRASIVE : English Turkish Redhouse
a.bra.siveıbrey'sîv isim, kimya aşındırıcı, abrasif. sıfat
sinirlendirici, rahatsız edici.
kimya aşındırıcı, abrasif
ABREAST : English Turkish Redhouse
a.breastıbrest' zarf yan yana, aynı hizada; başabaş
ABRIDGE : English Turkish Redhouse
a.bridgeıbrîc' fiil kısaltmak, özetlemek
ABRIDGEMENT : English Turkish Redhouse
a.bridge.mentisim kısaltma, özet
ABROAD : English Turkish Redhouse
a.broadıbrôd' zarf
ortalıkta, meydanda: There is a rumor abroad about the imminent demise of the company. Ortalıkta şirketin çok yakında batacağı hakkında bir söylenti var.
yurtdışında, dışarıda; yurtdışına
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani