Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
BE BEHIND THE EIGHT BALL : English Turkish Redhouse

argozor/müşkül bir durumda olmak

BE BEHIND THE TIMES : English Turkish Redhouse

çağın gerisinde kalmak

BE BELOW THE BELT : English Turkish Redhouse

konuşma dili (bir saldırı) doğru/usule göre olmamak; (bir saldırı) mertliğe/delikanlılığa yakışmamak.
boks belden aşağı vurmak

BE BENEATH SOMEONE : English Turkish Redhouse

irisine yakışmamak, birisinin tenezzül etmeyeceği bir şey olmak: That's beneath you. O sana yakışmaz

BE BENT ON DOING SOMETHING : English Turkish Redhouse

ir şey yapmayı aklına koymak

BE BENT OUT OF SHAPE : English Turkish Redhouse

konuşma diliküplere binmek, çıldırmak

BE BESIDE THE POINT : English Turkish Redhouse

-in (konuşulan şeyle) hiç ilgisi olmamak: That's beside the point. Onun alakası yok

BE BESIDE THE QUESTION : English Turkish Redhouse

-in (konuşulan şeyle) hiç ilgisi olmamak: That's beside the point. Onun alakası yok

BE BESOTTED WITH : English Turkish Redhouse

İngiliz İngilizcesi-e kapılmak,
.. sevdasına kapılmak, kendini
e kaptırmak

BE BETTER OFF : English Turkish Redhouse

daha iyi durumda olmak

BE BEYOND A SHADOW OF A DOUBT : English Turkish Redhouse

zerre kadar şüphe kalmamak

BE BEYOND BELIEF : English Turkish Redhouse

inanılması mümkün olmamak, inanılmaz olmak

BE BEYOND DISPUTE : English Turkish Redhouse

tartışma götürmemek

BE BEYOND SOMEONE'S GRASP : English Turkish Redhouse

birinin kavrayışının dışında olmak.
birinin elinden kurtulmuş olmak: They're beyond his grasp now. O artık onlara dokunamaz.
birinin elde edemeyeceği bir şey olmak

BE BLESSED WITH : English Turkish Redhouse

(Allah) (birine) belirli bir nimeti bağışlamak: You're blessed with these children. Allah sana bu çocukları ihsan etmiş

BE BORED STIFF : English Turkish Redhouse

sıkıntıdan patlamak

BE BORN WITH A SILVER SPOON IN ONE'S MOUTH : English Turkish Redhouse

zengin bir ailenin çocuğu olmak

BE BOUND TO : English Turkish Redhouse

-mesi kesin gibi/kesin olmak: He's bound to win. Kazanması kesin gibi

BE BROKEN TO SMITHEREENS : English Turkish Redhouse

paramparça olmak

BE BURNED OUT : English Turkish Redhouse

yangın yüzünden sokakta kalmak

BE BURNT OUT : English Turkish Redhouse

yangın yüzünden sokakta kalmak

BE CAST ADRIFT : English Turkish Redhouse

akıntıya bırakılmak

BE CAUGHT SHORT : English Turkish Redhouse

parası çıkışmamak.
of yanında yeterli miktarda (bir şey) olmamak.
İngiliz İngilizcesi sıkışmak, aptesi gelmek

BE CENTRALLY LOCATED : English Turkish Redhouse

merkezi bir yerde olmak, şehrin merkezinde bulunmak

BE CLOSETED WITH : English Turkish Redhouse

görüşme amacıyla (birisi) ile odaya kapanmak