English Turkish Redhouse
PREVIOUS KNOWLEDGE OF : English Turkish Redhouse
hakkında önbilgi
PREVIOUS TO : English Turkish Redhouse
-den önce
PREVIOUSLY : English Turkish Redhouse
pre.vi.ous.lyzarf önceden, evvelce
PREWAR : English Turkish Redhouse
pre.warpri'wôr' sıfat savaş öncesi: prewar politics savaş öncesi politika
PREY : English Turkish Redhouse
preyprey isim av. fiil
on
i avlamak.
on
i sıkmak,
e sıkıntı vermek
PRICE : English Turkish Redhouse
priceprays isim
fiyat, eder, paha.
karşılık, bedel. fiil
fiyat koymak, paha biçmek.
konuşma dili fiyatını sormak
PRICE CEILING : English Turkish Redhouse
fiyat tavanı
PRICE CUTTING : English Turkish Redhouse
fiyat kırma
PRICE LIST : English Turkish Redhouse
fiyat listesi, tarife
PRICE ONESELF OUT OF THE MARKET : English Turkish Redhouse
ir malın fiyatını fazla yüksek tutarak ona ait piyasayı kaybetmek: You've priced yourself out of the market in that line. O serinin fiyatlarını fazla yüksek tutmakla piyasayı kaybettin
PRICE RANGE : English Turkish Redhouse
fiyat dağılımı
PRICE SOMETHING OUT OF THE MARKET : English Turkish Redhouse
ir malın fiyatını fazla yüksek tutarak ona ait piyasayı kaybetmek: You've priced yourself out of the market in that line. O serinin fiyatlarını fazla yüksek tutmakla piyasayı kaybettin
PRICE TAG : English Turkish Redhouse
fiyat etiketi.
fiyat
PRICELESS : English Turkish Redhouse
price.lesssıfat
değer biçilmez.
konuşma dili çok komik, gülünç
PRICK : English Turkish Redhouse
prickprîk isim
sivri bir şeyin batmasından ileri gelen acı.
sivri bir şeyin açtığı delik.
argo penis, yarak.
konuşma dili pis herif. fiil
batmak; batırmak.
(delik) açmak
PRICK OF CONSCIENCE : English Turkish Redhouse
vicdan azabı
PRICK UP ITS EARS : English Turkish Redhouse
(hayvan) kulaklarını dikmek
PRICK UP ONE'S EARS : English Turkish Redhouse
kulak kabartmak
PRICKLE : English Turkish Redhouse
prick.leprîk'ıl isim
diken.
iğnelenme; karıncalanma.
dalama; batma. fiil
iğnelenmek; karıncalanmak.
dalamak; batmak
PRICKLY : English Turkish Redhouse
prick.lyprîk'li sıfat
dikenli.
dalayan; batan.
huysuz, çabuk öfkelenen.
çapraşık
PRICKLY JUNIPER : English Turkish Redhouse
katranardıcı
PRICKLY PEAR : English Turkish Redhouse
frenkinciri, hintinciri, firavuninciri
PRICKLY-PEAR CACTUS : English Turkish Redhouse
(bitki olarak) frenkinciri, hintinciri, firavuninciri
PRIDE : English Turkish Redhouse
prideprayd isim
gurur, iftihar, övünç: take pride in one's work işinden gurur duymak.
kibir: His pride prevents him from admitting his mistake. Kibri, yanlışını kabul etmesine engel oluyor. fiil (kuş) tüylerini kabartmak
PRIDE OF PLACE : English Turkish Redhouse
en yüksek mevki
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani