Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
PUBLIC WORKS : English Turkish Redhouse

ayındırlık işleri

PUBLIC-ADDRESS SYSTEM : English Turkish Redhouse

(havaalanı, alışveriş merkezi v.b.'nde) hoparlör sistemi

PUBLIC-SPIRITED : English Turkish Redhouse

pub.lic-spir.it.edp^b'lîkspîr'îtîd sıfat yardımsever

PUBLICATION : English Turkish Redhouse

pub.li.ca.tionp^blıkey'şın isim
yayımlama, yayım.
yayın

PUBLICISE : English Turkish Redhouse

pub.li.cisep^b'lısayz fiil, İngiliz İngilizcesi bakınız publicize

PUBLICITY : English Turkish Redhouse

pub.lic.i.typ^blîs'ıti isim
umuma açık olma.
açıklık, alenilik.
şöhret.
reklam, tanıtım; ilan

PUBLICIZE : English Turkish Redhouse

pub.li.cizep^b'lısayz fiil ilan etmek

PUBLICLY : English Turkish Redhouse

pub.lic.lyzarf
alenen.
halk tarafından

PUBLISH : English Turkish Redhouse

pub.lishp^b'lîş fiil
yayımlamak.
(kitap, dergi v.b.'ni) bastırmak.
ilan etmek, açıklamak

PUBLISH THE BANNS : English Turkish Redhouse

ir çiftin belirli bir tarihte evleneceklerini ilan etmek, nikâh kâğıtlarını askıya çıkarmak

PUBLISHER : English Turkish Redhouse

pub.lish.erisim yayımcı

PUBLISHING : English Turkish Redhouse

pub.lish.ingisim
yayımlama.
yayımcılık

PUBLISHING HOUSE : English Turkish Redhouse

yayınevi

PUCKER : English Turkish Redhouse

puck.erp^k'ır fiil
buruşturmak, kırıştırmak; buruşmak, kırışmak.
(dudaklarını) büzmek; (dudakları) büzülmek

PUDDING : English Turkish Redhouse

pud.dingpûd'îng isim muhallebi, puding

PUDDLE : English Turkish Redhouse

pud.dlep^d'ıl isim su birikintisi, gölcük

PUDGY : English Turkish Redhouse

pudg.yp^c'i sıfat tıknaz, bodur

PUERILE : English Turkish Redhouse

pu.er.ilepyu'wırıl, pyu'rıl sıfat çocukça, çocuksu

PUERTO RICAN : English Turkish Redhouse

Puer.to Ri.canpôr'tı ri'kın
Porto Riko, Porto Riko'ya özgü.
Porto Rikolu

PUERTO RICO : English Turkish Redhouse

Puer.to Ri.copôr'tı ri'ko Porto Riko

PUFF : English Turkish Redhouse

puffp^f isim
ani bir esinti.
küme: a puff of smoke duman kümesi.
nefes: He took a puff on his cigarette. Sigarasından bir nefes çekti.
beze, yumurta akıyla yapılan kurabiye.
pudra ponponu.
saç lülesi.
yorgan. fiil püflemek

PUFF ON : English Turkish Redhouse

-i tüttürmek,
i tüttürerek içmek

PUFF OUT : English Turkish Redhouse

şişinmek.
abartarak övünmek.
(saç) kabartmak.
şişirmek

PUFF UP : English Turkish Redhouse

şişinmek.
abartarak övünmek.
(saç) kabartmak.
şişirmek

PUFFBALL : English Turkish Redhouse

puff.ballp^f'bôl isim
botanik kurtmantarı.
olgunlaşmış karahindiba tohumlarının çiçek sapından kopmadan önceki beyaz ve tüy gibi top hali