English Turkish Redhouse
BE SITTING PRETTY : English Turkish Redhouse
konuşma diliiyi durumda olmak, tuzu kuru olmak
BE SITUATED : English Turkish Redhouse
(bir yerde) bulunmak
BE SKILLED IN : English Turkish Redhouse
(bir şeyi) iyi yapmak; (bir işin) ustası olmak
BE SLANTED TOWARDS : English Turkish Redhouse
-den yana olmak,
in tarafını tutmak
BE SLATED : English Turkish Redhouse
programda olmak, planda olmak.
büyük bir ihtimalle (bir şey) olmak/meydana gelmek
BE SLUMPED TO ONE SIDE : English Turkish Redhouse
ir yana kaykılmış/yaslanmış olmak
BE SMITTEN : English Turkish Redhouse
with birdenbire (birine) vurulmak,
e gönlünü kaptırmak,
e âşık olmak.
with/by (güzel bir şeye) kapılıvermek, (güzel bir şeyden) çok hoşlanmak.
with birdenbire (bir hisse) kapılmak
BE SNOWED IN : English Turkish Redhouse
kardan mahsur kalmak
BE SNOWED UNDER : English Turkish Redhouse
işten başını kaldıramamak, başını kaşıyacak vakti olmamak
BE SOAKED IN : English Turkish Redhouse
ile dolu olmak
BE SOAKED TO THE SKIN : English Turkish Redhouse
iliklerine kadar ıslanmak
BE SOFT ON : English Turkish Redhouse
-e fazla yumuşak davranmak
BE SOLICITOUS : English Turkish Redhouse
about
e ilgi göstermek,
i merak etmek.
to (bir şey) yapmak istemek
BE SOLIDLY FOR : English Turkish Redhouse
Görüşlerin tamamen birleştiğini belirtir: Beykoz is solidly for our man. Beykoz'da herkes bizim adamı tutuyor
BE SOMEONE'S SHADOW : English Turkish Redhouse
irinin gölgesi olmak, birinin yanından ayrılmamak
BE SOMETHING IN DISGUISE : English Turkish Redhouse
ir şey kılığına girmiş olmak: That's a blessing in disguise. O aslında Tanrının bir lütfudur. He's actually a conservative in disguise. O gizli bir tutucudur
BE SOMETHING OF A : English Turkish Redhouse
gibi bir şey olmak: She's something of a philosopher. Filozof gibi bir şey o
BE SOMEWHAT OF A : English Turkish Redhouse
gibi bir şey olmak: He's somewhat of a poet. Şair gibi bir şey o
BE SORE ABOUT : English Turkish Redhouse
-e kızgın veya gücenik olmak
BE SORRY : English Turkish Redhouse
üzülmek, üzgün olmak.
pişman olmak.
özür dilemek: Say you're sorry! Özür dile! Okay, I'm sorry. Peki, özür dilerim
BE SORRY FOR : English Turkish Redhouse
-e acımak
BE SOUSED : English Turkish Redhouse
konuşma dilisarhoş olmak
BE SPARING IN : English Turkish Redhouse
(bir şeyi) çok az yapmak veya kullanmak, esirgemek: He's sparing in his praise. Çok az över
BE SPARING WITH : English Turkish Redhouse
(bir şeyi) çok az yapmak veya kullanmak, esirgemek: He's sparing in his praise. Çok az över
BE SPOILING FOR : English Turkish Redhouse
kaşınmak: He is spoiling for a fight. Dövüşmek için kaşınıyor
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani