Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
PUT ONE'S CARDS ON THE TABLE : English Turkish Redhouse

konuşma diline düşündüğünü açıkça söylemek

PUT ONE'S FINGER ON : English Turkish Redhouse

-in üstüne basmak

PUT ONE'S FOOT DOWN : English Turkish Redhouse

ayak diremek

PUT ONE'S FOOT IN IT : English Turkish Redhouse

pot kırmak, gaf yapmak

PUT ONE'S FOOT IN ONE'S MOUTH : English Turkish Redhouse

pot kırmak, gaf yapmak

PUT ONE'S FOOT INTO IT : English Turkish Redhouse

pot kırmak, gaf yapmak

PUT ONE'S HEAD IN THE LION'S MOUTH : English Turkish Redhouse

tehlikeye atılmak, kellesini koltuğuna almak

PUT ONE'S HOUSE IN ORDER : English Turkish Redhouse

işlerini düzene koymak

PUT ONE'S SHOULDER TO THE WHEEL : English Turkish Redhouse

gayretle çalışmaya başlamak

PUT OUT : English Turkish Redhouse

söndürmek.
(ışığı) kapamak.
sinir etmek, sinirlendirmek

PUT OUT FEELERS : English Turkish Redhouse

konuşma dilisondaq yapmak

PUT OUT OF COMMISSION : English Turkish Redhouse

işlemez hale getirmek.
yıkmak, mahvetmek

PUT OUT OF THE WAY : English Turkish Redhouse

öldürmek, ortadan kaldırmak

PUT OUT TO PASTURE : English Turkish Redhouse

emekliye ayırmak

PUT OVER : English Turkish Redhouse

(bir işin) başına getirmek.
to
e ertelemek,
e bırakmak.
etkili bir şekilde iletmek/anlatmak/açıklamak

PUT SOMEONE IN A FLUTTER : English Turkish Redhouse

irini heyecana düşürmek

PUT SOMEONE IN MIND OF : English Turkish Redhouse

konuşma dili-e birini hatırlatmak, birini aklına getirmek: She put him in mind of his aunt. Ona teyzesini hatırlattı

PUT SOMEONE IN THE SHADE : English Turkish Redhouse

irini/bir şeyi gölgede bırakmak

PUT SOMEONE ON : English Turkish Redhouse

konuşma dilibirini işletmek, biriyle dalga geçmek

PUT SOMEONE ON A DIET : English Turkish Redhouse

irini perhize sokmak

PUT SOMEONE ON THE SPOT : English Turkish Redhouse

irini zor bir duruma sokmak/düşürmek, birini zor bir durumda bırakmak

PUT SOMEONE ONTO : English Turkish Redhouse

irine (birini) tavsiye etmek, birine (birini) salık vermek

PUT SOMEONE OUT OF HER MISERY : English Turkish Redhouse

birini öldürerek acılarına son vermek.
birinin çaresine bakmak, birini öldürmek.
birini sıkıntılı bir durumdan kurtarmak

PUT SOMEONE OUT OF HIS MISERY : English Turkish Redhouse

birini öldürerek acılarına son vermek.
birinin çaresine bakmak, birini öldürmek.
birini sıkıntılı bir durumdan kurtarmak

PUT SOMEONE OUT OF ONE'S MIND : English Turkish Redhouse

irini/bir şeyi aklından çıkarmak/unutmak