English Turkish Redhouse
PUT SOMEONE OVER AGAINST : English Turkish Redhouse
irini/bir şeyi (başkasıyla) karşılaştırmak/mukayese etmek
PUT SOMEONE RIGHT : English Turkish Redhouse
(yanılmış olan) birine (bir şeyin) gerçekten nasıl olduğunu söylemek: I'm going to go over there this minute and set him right! Oraya hemen gidip ona neyin ne olduğunu anlatacağım
PUT SOMEONE RIGHT ABOUT : English Turkish Redhouse
(yanılmış olan) birine (bir şeyin) gerçekten nasıl olduğunu söylemek: I'm going to go over there this minute and set him right! Oraya hemen gidip ona neyin ne olduğunu anlatacağım
PUT SOMEONE THROUGH HIS PACES : English Turkish Redhouse
ir kimsenin yeteneğini denemek
PUT SOMEONE THROUGH THE WRINGER : English Turkish Redhouse
konuşma dilianasından emdiği sütü burnundan getirmek, birine güçlük/sıkıntı çektirmek; birinin imanını gevretmek; birini cendereye sokmak/koymak, birini çok sıkıştırmak
PUT SOMEONE TO SHAME : English Turkish Redhouse
birini utandırmak/mahcup etmek; birini rezil etmek.
birini gölgede bırakmak
PUT SOMEONE TO SLEEP : English Turkish Redhouse
irini uyutmak; birine uyku vermek
PUT SOMEONE TO THE TEST : English Turkish Redhouse
irini zora koşmak
PUT SOMEONE UNDER ARREST : English Turkish Redhouse
tutuklamak
PUT SOMEONE UP TO : English Turkish Redhouse
irini (kötü bir şey yapmaya) ikna etmek
PUT SOMEONE WISE TO : English Turkish Redhouse
konuşma dilibirini (birinden/bir şeyden) haberdar etmek; birine (bir şeyi) çaktırmak
PUT SOMEONE'S NOSE OUT OF JOINT : English Turkish Redhouse
konuşma dilibirini gücendirmek
PUT SOMETHING BACK : English Turkish Redhouse
bir şeyi yerine koymak.
bir şeyi geciktirmek
PUT SOMETHING BY : English Turkish Redhouse
ir şeyi saklamak, bir şeyi bir kenara koymak
PUT SOMETHING IN SOMEONE'S MIND : English Turkish Redhouse
ir şeyi birinin aklına koymak
PUT SOMETHING IN STORAGE : English Turkish Redhouse
ir şeyi depoya koymak
PUT SOMETHING IN THE SHADE : English Turkish Redhouse
irini/bir şeyi gölgede bırakmak
PUT SOMETHING ON THE BACK BURNER : English Turkish Redhouse
konuşma dilibir şeyi şimdilik askıya almak
PUT SOMETHING OUT OF ONE'S HEAD : English Turkish Redhouse
ir şeyi unutmak/unutturmak
QUAFF : English Turkish Redhouse
juaffkwaf, kwäf fiil içmek, kana kana içmek. isim içim
QUAGMIRE : English Turkish Redhouse
juag.mirekwäg'mayr isim batak, bataklık
QUAIL : English Turkish Redhouse
juailkweyl isim bıldırcın
QUAINT : English Turkish Redhouse
juaintkweynt sıfat antika, yabansı, acayip, tuhaf
QUAINTLY : English Turkish Redhouse
juaint.lyzarf acayip bir şekilde
QUAINTNESS : English Turkish Redhouse
juaint.nessisim antikalık, acayiplik, tuhaflık
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani