English Turkish military
HYPER VELOCITY : English Turkish military
ÜSTÜN İLK HIZ:Bir top mermisinin saniyede
500 fit veya daha fazla olan ilk hızı. Bak. "high velocity"
HYPERBOLIC NAVIGATION SYSTEM : English Turkish military
HİPERBOLİK SEYİR SİSTEMİ:Bir seyir sistemi olup, uygun bir alıcı ile teçhiz edilmiş bir uçağın mevkiinin, 2 veya daha fazla birbirini kesen hiperbolik mevki hatları ile tespit edilmesine imkan verir. Bu sistem gerek faz tespitli dalga göndermelerinden, gerekse zaman farkı ölçüsünden yararlanır. Bak. "decca; loran"
HYPERFOCAL DISTANCE : English Turkish military
ODAK ÖTESİ UZUNLUĞU:Mercek sonsuza ayarlandığı zaman mercek ile odaktaki en yakın cisim arasında bulunan uzaklık, "exagerated stereo" da denir
HYPERGOLIC FUEL : English Turkish military
HİPERGOLİK YAKIT:Anilin hitrik asit'le tutuşması gibi yakıcı bir madde ile derhal ateş alan bir yakıt. Bu yakıt, bazı füze sistemlerinde tahrik maddesi olarak kullanılır
HYPERSONIC : English Turkish military
HİPERSONİK:Ses hızının beş katına eşit veya daha fazla hızla veya hızlarla ilgili. Bak. "speed of sound"
HYPERSTEREOSCOPY : English Turkish military
HİPERSTEREOSKOPİ:Kabartma etkisinin oldukça mübalağlı şekil gösterdiği stereoskopik görüş. Buna kamera tabanının uzatılması sebep olur. "Exaggerated stereo" da denir
HYPOACOUSTIC ZONE : English Turkish military
HİPOAKUSTİK BÖLGE (HV.):Üst atmosferde; seyrekleşmiş hava molekülleri arasındaki mesafenin, sesin dalga uzunluğuna aşağı yukarı eşit olduğu ve sesi, daha aşağı seviyelere nazaran, daha az volumde naklettiği,
100 mil arasındaki saha. Bu bölgenin daha üstünde ses dalgaları yayılamaz
HYPOTHESIS : English Turkish military
VARSAYIM:
HYPOXIA : English Turkish military
HİPOKSİYA (HV.):Kanda veya vücudun diğer hücrelerinde oksijen yetersizliği veya (tansiyon olarak ifade edilen) kısmi basınç. Hücreler; ciğerlere alınan havada oksijen tansiyonunun azlığı (hypoxic hypoxia), kanın oksijen basıncı kapasitesindeki noksanlık (hypemic hypoxia), kan dolaşımında azalma (stagnant hypoxia) veya vücut dokularının kandaki oksijenden faydalanamamaları (histotoxis hypoxia) gibi sebeplerden, bir dereceye kadar oksijen noksanlığından müteessir olurlar
HYPSOGRAPHIC MAP : English Turkish military
EĞRİLİ HARİTA, MÜNHANİLİ HARİTA:Yükseklikleri deniz seviyesi esasına göre gösterilmek suretiyle yapılan topografya haritası. Buna, yanlış olarak, (hypsometric map) denir
HYPSOMETRIC DIAGRAM : English Turkish military
GÖLGELİ DİYAGRAM:Belirli yükseklik seviyeleri için değişik gölge şekil ve dereceleriyle rölyefi gösteren küçük ölçekli diyagram
HYPSOMETRIC MAP : English Turkish military
EĞRİLİ HARİTA, MÜNHANİLİ HARİTA:Bak. "hyprographic map"
HYPSOMETRIC TINTING : English Turkish military
GÖLGELİ RENK VERMEK:Harita veya şemalarda seçilmiş seviyeler arasında uzanan kısımları değişik renklerle gölgelendirerek kabartmaları gösterme metodu. Yükseklik, irtifa ve yükseklik renk ıskalası olarak da bilinir
I GO : English Turkish military
"I GO" KODU:Hava önlemede ".... dakika içinde devriyemi/görevimi bırakıyorum" anlamına gelen kod
I METHOD : English Turkish military
İ METODU, DİNLEME METODU:Bir haberi, esas gönderildiği istasyonlar aldıklarına dair bir bilgi vermeden alabilecekleri şekilde, bir istasyondan diğerine gönderme usulü. Çağırılan istasyon, haberlerin doğru olarak alınmasından sorumludur
I STAY : English Turkish military
"I STAY" KODU:Hava önlemede "Devriyede/görevde seninle.... saat kalıyorum" anlamına gelen bir kod. Ayrıca bakınız: "I go"
I/O (INPUT/OUTPUT) : English Turkish military
GİRDİ/ÇIKTI, GİRİŞ VEYA ÇIKIŞ VEYA HER İKİSİ:
ICE BLINK : English Turkish military
BUZ YANSIMA PIRILTISI:Bulutlardaki beyaz parlaklık veya pırıltı. Bu vaziyet, genel olarak, karla örtülü olan buzun gökteki yansımasıdır
ICE FOG : English Turkish military
BUZLU SİS:Alçak sükunet, yüksek nispi rutubet ve sakin veya hafif rüzgarlı bulutsuz devrelerdeki yoğunlaşmadan meydana gelen donmuş su zerreleri
ICE FROST : English Turkish military
BUZ DONU (HV. ):Roket aracının dış kısmında; araç içindeki sıvı oksijen tarafından aşırı derecede soğutulan yüzeylerde toplanmış bir buz kalınlığı. Bu buz donu, araç inişe başladığı zaman, süratle gevşeyip, arza dökülür
ICE MINE : English Turkish military
BUZ MAYINI:Üzerindeki bir basınç cihazı ile infilak eden veya temizlemek maksadıyla nehir ve göl buzunu kırmak için infilak ettirilen, su içine veya altına yerleştirilmiş su geçmez mayın
ICECAP (ICECAP) : English Turkish military
KITA BUZULU, İÇ BUZUL:Bir sahayı daimi olarak kaplayan ve merkezden itibaren her istikamette hareket eden buz veya kar kitlesi. Örneğin; antarktik kıtasındaki iç buzullar gibi. Buna (continental glacier) da denir
ICECRETE : English Turkish military
BUZ BETONU:Kum, çakıl ve su karışımının bir kalıba doldurulup dondurulması. İşlem normal betonun, hemen hemen aynıdır; yalnız, bağlayıcı maddeyi buz teşkil etmektedir
ICEMINING : English Turkish military
BUZ MAYINLAMASI:Düşmanın geçişine engel olmak maksadıyla, nehir veya göl buzunun, tanksavar veya antipersonel mayın patlatılarak kırılması. Mayınlar; emirle, zaman geçimiyle veya düşmanın üzerinde ilerlemesiyle faaliyete geçebilir
ICING : English Turkish military
SATIHTA BUZ KİTLESİ:Topraktan, bir nehirden veya bir pınardan sızan suların, üst üste donmasıyla meydana gelen, yüzey buz kütlesi. Buz kalın ve sabit olursa, buna "buz kitlesi" (icing mound); yaz boyunca erimeden kalırsa buna da "tarin" (taryn) denir
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani