English Turkish military
DECK ALERT : English Turkish military
Bknz. "ground alert"
DECK BALK : English Turkish military
DÖŞEME KİRİŞİ:Bknz. "balk"
DECK BOARDS : English Turkish military
YÜK PLATFORMLARI:Bir paletin üst veya alttaki yüzeyi
DECK DEPARTMENT : English Turkish military
GÜVERTE KISMI:Kara Kuvvetlerine ait bir geminin seyir, güverte, yükleme ve boşaltma, ikmal ve işletme işlerinden sorumlu idari kısım
DECLARATION : English Turkish military
DEKLARE ETMEK; BİLDİRMEK; İLAN ETMEK:
DECLARATION OF MILITARY VIGILANCE : English Turkish military
ASKERİ TEYAKKUZ DURUMUNUN İLANI:
DECLARATION OF PROPERTY DISPOSITION : English Turkish military
GENEL FAZLA MAL BEYANI:Genel fazla malın "surplus property" bir mal son işlem dairesine bildirilmesi
DECLARED SPEED : English Turkish military
BİLDİRİLEN HIZ (AMERİKAN SAVUNMA KURULU):Bir ticaret gemisi kaptanının önündeki bir yolculukta gemisinin bugünkü durumunu gözönüne alarak (denge, su çekimi, omurga durumu ve ambarların özelliğini) mutedil hava şartları (mutedil deniz Bofor ölçeğinde 4 olarak) altında koruyabileceğini beyan ettiği devamlı hız. Bildirilen hızdan, geminin x-mil süratte seyredecek bir konvoya alınacak nitelikte olup olmadığını tespit bakımından, deniz sevkiyat kontrol subayı faydalanır
DECLASSIFICATION : English Turkish military
GİZLİLİK DERECESİNİ İPTAL:Gizlilik dereceli bilgilerin, yetkisiz kimselere açıklanmasında Milli Savunma menfaatleri bakımından, bir korunma tedbirine artık ihtiyaç bulunmadığı ve gizlilik işaretinin kaldırılması kararı
DECLASSIFY : English Turkish military
GİZLİLİK DERECESİNİ İPTAL ETMEK:Bir madde veya konudan güvenlik gizlilik derecesinin kaldırılması
DECLINATE : English Turkish military
PUSULA SAPMASINI BULMAK; TABİİ İNHİRAFI BULMAK:Hakiki kuzey ile pusulanın gösterdiği manyetik kuzey arasındaki açı farkını bulmak
DECLINATING POINT : English Turkish military
İBRE İNHİRAF NOKTASI; TABİİ SAPMA NOKTASI:Bknz. "declinating station"
DECLINATING STATION : English Turkish military
İBRE İNHİRAF İSTASYONU; TABİİ SAPMA İSTASYONU:Bir pusulanın sapmasını tespit için seçilmiş bir nokta. İbre inhiraf noktası. İbre inhiraf istasyonu mahalli manyetik etkiler dışında bulunmalı ve Y semti istikamet açısı (grid azimuth), bilinen ve açıkça seçilebilen bir veya daha çok uzak noktayı görebilmelidir. Buna "declinating point" de denir
DECLINATION : English Turkish military
MEYİL:Bir gök cisminin gök Ekvator düzlemi ile o gök cismini dünya merkezine birleştiren hattın meydana getirdiği açı olup ekvatordan kuzeye veya güneye doğru 90 dereceye kadar değişir. Kısaca gök cisminin (güneş, ay, yıldız, gezegen) arzı veya enlemidir
DECLINATION CONSTANT : English Turkish military
İBRE İNHİRAFI (İNHİRAF SABİTESİ)
SABİT İBRE SAPMASI:Bir pusulada okunan değerlere uygulanan ve hakiki veya grid kuzeyi ile aletin gösterdiği manyetik kuzey arasında, saat yelkovanı dönüş istikametindeki açıyı temsil eden, sabit bir düzeltme miktarı
DECLINATION PROTRACTOR : English Turkish military
İNHİRAF MİNKALESİ; SAPMA İLETKİSİ:Haritayı cihetine koymakta kullanılan, yatay bir derece ölçeği ile bir dönüş noktasından ibaret alet. Bu alet vasıtasıyla, manyetik kuzey hattı bir harita üzerine çizilebilir
DECLINATOR : English Turkish military
DEKLİNATUVAR:Başka bir alet, cihaz veya haritayı cihetine koymak veya ciheti kontrol etmek için kullanılan manyetik bir alet. Bu alet, tabii sapması veya tevcih hatasını ölçer. Deklinatuvarın pusuladan farkı, 360 derecelik bir daire üzerinde dönmeyerek, yalnız sınırlı bir açı dahilinde çalışmasıdır:
DECODE : English Turkish military
KOD AÇMAK:Kod ile yazılmış gizli bir metni, anahtar yardımı ile açarak, açık metin haline getirmek
DECODEMENT : English Turkish military
KODU AÇILMIŞ HABER:Bir kriptogramın açılmış şekli
DECOMPRESSION SICKNESS : English Turkish military
BASINÇ AZALMA HASTALIĞI:Düşük çevre basıncına maruz kalma sonucu, dokularda, vücut sıvılarında ve kan damarlarında gaz kabarcıklarının sebep olduğu kırıklık, şok, sinir bozukluğu ve dermansızlık alameti
DECONTAMINANT : English Turkish military
BULAŞICI MADDELERDEN TEMİZLEYİCİ; DEKONTAMİNE EDEN:İnsan, eşya, malzeme veya bir sahayı bulaşıcı maddelerden temizlemek için kullanılan herhangi bir madde
DECONTAMINATE : English Turkish military
BULAŞICI MADDELERDEN TEMİZLEMEK; DEKONTAMİNE ETMEK:Herhangi bir madde veya sahayı, temas halinde bulunduğu kimyasal, biyolojik ve radyoaktif maddelerden temizlemek, zararsız hale koymak veya imha etmek suretiyle, personel için emin bir hale getirmek
DECONTAMINATING AGENT : English Turkish military
BULAŞICI MADDELERDEN TEMİZLEME MADDESİ; DEKONTAMİNE MADDESİ:Bulaşıcı maddelerden temizleme işlerinde kullanılan herhangi bir madde
DECONTAMINATING APPARATUS : English Turkish military
BULAŞICI MADDELERDEN TEMİZLEME CİHAZI; DEKONTAMİNE CİHAZI:Kirletilmiş bir eşya veya sahaya bir temizleme maddesi tatbiki için kullanılan mekanik bir cihaz
DECONTAMINATING CHEMICAL : English Turkish military
BULAŞICI MADDELERDEN TEMİZLEYİCİ KİMYA MADDESİ; KİMYASAL DEKONTAMİNE MADDESİ:Bir harp gazına veya biyolojik harp maddesine tesir ederek bunu zararsız veya az zararlı hale getiren veya bir radyoaktif maddenin giderilmesine yarayan, kimya maddesi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani