Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish military

English Turkish military
RUDDER : English Turkish military

İSTİKAMET DÜZENİ, DÜMEN:Suda veya havada bir araca istikamet vermeye yarayan kısım. Özellikle, bir gemi veya uçağın gerisine menteşelenen ve vasıtayı iki yana çevirmek için kullanılan oynak levha

RUFFLES : English Turkish military

HAFİF TREMOLO:Bir trampetin hafif ve devamlı olarak çalınması. Burada ses, tremolo (roll) daki kadar yüksek değildir

RULES FOR ENGAGEMENT : English Turkish military

HAVA SAVUNMA ATIŞ KURALLARI:Hava savunma topçusunun hava hedeflerine karşı atışını düzenleyen kurallar. Normal olarak, bu gibi kurallar bir harekat alanı veya görev kuvveti komutanı tarafından bildirilir ve bütün ilgili birliklerin sürekli talimatına dahil edilir. RULES OF ENGAGEMENT (AMERİKAN SAVUNMA BAKANLIĞI):MUHAREBE, ÇATIŞMA KURALLARI:Yetkili askeri makam tarafından yayımlanan, ABD kuvvetlerinin karşı karşıya bulunduğu diğer kuvvetler ile çarpışmayı başlatacağı ve/veya sürdüreceği durumları ve sınırlamaları tanımlayan direktifler

RULES OF ENGAGEMENT (NATO) : English Turkish military

YUKARIDA BELİRTİLEN ÇERÇEVEDE NATO'YA BAĞLI KUVVETLER İÇİN GEÇERLİ OLAN DİREKTİFLER:

RUN : English Turkish military

GEÇİŞ:Hareket halindeki bir hedefin, atış sahasından bir defa geçmesi

RUN (DOD) : English Turkish military

MAYIN TARAMA SEFERİ:Mayınların döküldüğü bölgeden, bir tarayıcı-tarama bileşiminin veya teçhizatlarını çalıştıran bir mayın avlayıcısının geçirilmesi. Bu terim, tarayıcıların herhangi bir oluşumunun geçirilmesi için de kullanılabilir

RUN (NATO) : English Turkish military

MAYIN TARAMA SEFERİ:Mayınların döküldüğü bölgeden, bir tarayıcıtarama bileşiminin veya teçhizatlarını çalıştıran bir mayın avlayıcısının geçirilmesi. Bu terim, tarayıcıların herhangi bir oluşumunun geçirilmesi için de kullanılabilir

RUNAWAY GUN : English Turkish military

TETİK LAÇKALIĞI:Bir otomatik silahın arıza nedeniyle tetik bırakıldıktan sonra da atışa devam etmesi

RUNNER : English Turkish military

YAYA HABERCİ:Yaya olarak haber getirip götüren haberci

RUNNING END : English Turkish military

SERİLEN UÇ:Kablonun serilmekte olan ucu

RUNNING FIX : English Turkish military

HAREKET HALİNDE KESTİRME, ÇOK MEVKİ HATTI İLE NOKTALAMA:Aynı zamanda elde edilmemiş iki veya daha çok mevki hattının ortak bir zamana göre ayarlanmış kesişme noktası ve böylece yeterli mevki belirleme usulü

RUNNING FLIGHT : English Turkish military

ÇEKİLME VE TAKİP MUHAREBESİ:Bir tarafın çekilmesi ve diğer tarafın takip etmesi şeklinde vapılan muharebe

RUNNING KEY SYSTEM : English Turkish military

ZİNCİRLEME ANAHTAR SİSTEMİ:Bir şifre sistemi. Bu sistemde, önceden kararlaştırılmış açık metin veya kitap, şifrelemede, zincirleme anahtarın harfleri için bir kaynak olarak kullanılır

RUNNING SPARE : English Turkish military

SARF YEDEK PARÇASI:İcap ettikçe değiştirme parçaları temin etmek üzere, ilk çalışma için gerekli parçalardan ayrı olarak ve çalışır durumdaki bir takım teçhizatla birlikte sevkedilen ambalajlı yedek parça. Örneğin; vakum tüpleri, pil ve fırça

RUNWAY : English Turkish military

PİST:Bir iniş şeridinin merkezi boyunca, uçakların, normal olarak, iniş kalkış yaptıkları stabilize ve döşeli yol

RUNWAY VISUAL RANGE : English Turkish military

PİST GÖRSEL MENZİLİ:Kalkış ve iniş istikametinde, pistin veya onu belirten ışıkların veya işaretlerin, inişteki pilotların ortalama göz düzeyine tekabül eden bir yükseklikte kendi merkez hattındaki özel noktanın üzerindeki bir yerden görülebilen azami uzaklık

RUPTURE : English Turkish military

YERİN ÇATLAMASI:Bir toprak yüzeyi altında, bir merminin veya patlayıcı bir maddenin patlaması sonucu, toprağın veya başka bir yüzeyin çatlaması

RUPTURE ZONE : English Turkish military

KIRIK BÖLGE, KIRILMA BÖLGESİ:Patlamanın oluşturduğu basıncın çevrenin en üst; güç değerini aşmış olduğu krater sınırının hemen yanındaki bölge. Bu bölge; çeşitli büyüklüklerdeki çok sayıdaki çatlağın, kırığın ortaya çıkması ile tanımlanmaktadır. Ayrıca bakınız: "plastic zone"

RUR-5A : English Turkish military

Bak. "antisubmarine rocket"

RUSH : English Turkish military

HÜCUM:Tesirli tüfek ateşi altında düşmana doğru ilerlerken, piyadelerin çabuk ve kısa koşusu

RUSSET : English Turkish military

KIZIL KAHVERENGİ:Meşin eşya için resmi renk olarak kabul edilmiş kırmızımsı kahverengi

RUST INHIBITOR : English Turkish military

PAS ÖNLEYİCİ MADDE, PAS İNHİBİTÖRÜ:Genel olarak yağlama yağlarına karıştırılan ve madenlerin kimyasal aşınmasına engel olan madde

RUST PREVENTIVE : English Turkish military

PASTAN KORUYUCU MADDE:Paslanma veya kimyasal aşınmaya engel olmak üzere madeni yüzeylere sürülen koruyucu madde

RUSTPROOF : English Turkish military

PAS TUTMAZ, PASLANMAZ:Pasa karşı koruyucu maddeler sürmek suretiyle pas tutmaz hale getirıne; bu şekilde paslanmaz hale getirilmiş madde

S FACTOR : English Turkish military

S FAKTÖRÜ:Gözetleme-hedef hattı boyunca, mesafede 100 metre değişiklik yapıldığı zamanı paralanmayı bu hat üzerinde tutmak için gerekli, milyem cinsinden sapma