Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
AWE STRIKEN : English Turkish

hayran kalmış, ağzı açık kalmış, hayret kalmış

AWE STRUCK : English Turkish

hayran kalmış, ağzı açık kalmış, hayret kalmış

AWE-INSPIRING : English Turkish

adj. büyük hayranlık uyandıran, büyüleyici, dehşet verici, saygı ve hürmet uyandıran, korku ve şaşkınlığa düşüren, mükemmelliğinden bir kimseyi birazcık ürküten (örneğin; "New York city is an awe inspiring sight {New York şehrinin büyüleyici bir manzarası var}")

AWE-INSPIRING GRANDEUR : English Turkish

n. büyüleyici haşmet, hayret verici büyüklük, şaşırtan ihtişam

AWE-STRICKEN : English Turkish

hayran kalmış, ağzı açık kalmış, hayret kalmış

AWE-STRUCK : English Turkish

hayran kalmış, ağzı açık kalmış, hayret kalmış

AWEARY : English Turkish

adj. bitkin, yorgun, bitik

AWED : English Turkish

adj. korkunç, berbat; dehşet gösteren, korku veren; dehşet içinde, hayran kalmış, korkmuş, huşu içinde

AWEIGH : English Turkish

adv. (Denizcilik) deniz tabanından biraz yukarıda (çapa ile ilgili)

AWESOME : English Turkish

adj. korkunç, dehşet verici, korku ifade eden

AWESOME ARMY : English Turkish

mükemmel ordu, çok iyi ordu, güçlü askerî kuvvet, kuvvetli ordu

AWESOME SIGHT : English Turkish

mükemmel manzara, şahane manzara, çok güzel manzara

AWESOMELY : English Turkish

adv. mükemmelce, şahane bir şekilde, çok güzelce; korkutan bir şekilde, korkutarak, gözdağı vererek

AWESOMENESS : English Turkish

n. mükemmellik, şahane olma durumu, çok güzel olma durumu, göz alıcılık; korkunçluk, ürkütücülük

AWESTRICKEN : English Turkish

adj. hayran kalmış; korkmuş

AWESTRUCK : English Turkish

adj. korkmuş, dehşete kapılmış

AWFUL : English Turkish

adj. korkunç, berbat, çok kötü; oldukça büyük; müthiş

AWFULIZE : English Turkish

v. bir durumun olumsuz taraflarını görmek, kötü sonuçları tahmin etmek

AWFULLY : English Turkish

adv. müthiş bir şekilde, çok, son derece

AWFULLY COLD : English Turkish

adj. çok soğuk

AWFULLY NICE : English Turkish

adj. nefis, müthiş güzel

AWFULNESS : English Turkish

n. korkunçluk, berbatlık

AWHEEL : English Turkish

adv. otomobille yolculuk yapmak, bisikletle yolculuk yapmak, tekerlekli bir araçla yolculuk yapmak

AWHILE : English Turkish

adv. bir süre, biraz

AWHIRL : English Turkish

adj. hızlıca dönmek, çabuk bir şekilde etrafında dönmek