Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
CHECKOUT TIME IS : English Turkish

odayı boşaltma saatiniz

CHECKOVER : English Turkish

n. inceleme, araştırma

CHECKPOINT : English Turkish

n. kontrol noktası

CHECKPOINT CHARLIE : English Turkish

Charlie Kontrol Noktası,
1990 yılları arasında Doğu ve Batı Berlin arasında geçiş noktası olarak kullanılmış olan ünlü bir kontrol noktası ("Iron Curtain'ın {Demir Perde}" sembolü olarak düşünülür)

CHECKROOM : English Turkish

n. emanet bürosu, vestiyer

CHECKROW : English Turkish

n. (Ziraat) yanyana ağaçlar veya bitkiler arasındaki mesafenin yanyana sıralar arasındaki mesafeye eşit olduğu ağaç veya bitkiler sırası

CHECKS AND BALANCES : English Turkish

yönetim içerisindeki hiç bir organın mutlak güce sahip olmadığı bir yönetim içerisindeki sınırlamalar sistemi (ör: ABD Kongresi Yüksek Mahkeme Yargıçlarını ve Başkan'ın kabine üyelerini onaylar)

CHECKS COLLECTION : English Turkish

ir bankada çeklerin bozdurulması

CHECKSUM : English Turkish

n. son kontrol, examination of several of the bits which are transferred in order to discover transfer errors (Bilgisayar)

CHECKUP : English Turkish

n. inceleme, araştırma, sağlık kontrolü

CHECKWEIGHER : English Turkish

n. checkweighman, kömür madencileri tarafından seçilen madenden çıkarılan malzemeleri kontrol ederek inceleyip doğruluğunu onaylayan temsilci

COACHBUILDER : English Turkish

n. (İngiliz İngilizcesi) motorlu araçlar için karoser üreten kişi veya şirket

COACHEE : English Turkish

n. (Argo) arabacı, at/posta arabası süren kimse

COACHER : English Turkish

n. yetiştiren kimse, eğitmen, eğitimci

COACHING : English Turkish

n. araba ile gezme, özel ders, antrenörlük

COACHMAN : English Turkish

n. arabacı

COACHWORK : English Turkish

n. karoser, üst gövde

COACT : English Turkish

v.
ile müşterek çalışmak;
ile konjonksiyon içinde hareket etmek; karşılıklı olarak etkilemek

COACTION : English Turkish

n. etkileşim, etkileme, baskı, zorlama

COACTIVATED : English Turkish

adj. birlikte aktifleşen, aynı anda harekete geçen

COADJUTOR : English Turkish

n. yardımcı, asistan, piskopos yardımcısı

COADJUTRIX : English Turkish

n. bayan yardımcı, kadın asistan

COADVENTURER : English Turkish

n. bir macera veya deneyime katılan kimse

COAG PANEL : English Turkish

n. (Tıp) bir hastanın kanındaki pıhtılaşma faktörlerini belirlemek için yapılan kan testi

COAGULABILITY : English Turkish

n. pıhtılaşabilirlik, donabilirlik, daha kalın ve yoğun bir kitleye dönüşebilirlik; pıhtı oluşturabilirlik