Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
MOOR HEN : English Turkish

orman tavuğu, sutavuğu, yeşil ayaklı sutavuğu

MOOR POST : English Turkish

n. palamar babası

MOORAGE : English Turkish

n. gemi bağlama yeri, demir atma

MOORE : English Turkish

n. bir soyadı; Brian Moore (
1999), İrlanda asıllı romancı; Demi Moore (Demi Guines olaral 1962 doğumlu), ABD'li film yıldızı; Dudley Stuart John Moore (1935 doğumlu), İngiliz sinema oyuncusu komedyen ve besteci

MOORE'S LAW : English Turkish

Moore yasası, (Bilgisayar) bir mikroçipin veri depolama kapasitesinin yılda (veya her birbuçuk yılda) ikiye katlanacağını tanımlayan ilke

MOORFOWL : English Turkish

n. orman tavuğu

MOORING : English Turkish

n. demir yeri

MOORINGS : English Turkish

n. gemi bağlama yeri, palamar, şamandıra

MOORISH : English Turkish

adj. fas'a ait

MOORLAND : English Turkish

n. kır, bozkır

MOORMAN : English Turkish

n. bir soyadı; Mary Moorman (1932 doğumlu), 1963 Kasım'ının 22'sinde Başkan John F. Kennedy suikastine şahit olan kadın tanık

MOORPARK : English Turkish

n. Moorpark şehri, Kaliforniya'da (ABD) bir şehir

MOORS : English Turkish

n. dubalar, palamar, şamandıralar

MOOSE : English Turkish

n. amerika geyiği, kanada geyiği

MOOT : English Turkish

n. tartışma, münazara

MOOT : English Turkish

v. tartışmak

MOOT : English Turkish

adj. tartışmalı, tartışılabilir

MOOT CASE : English Turkish

tartışma konusu dava, tartışmalı dava

MOOT POINT : English Turkish

tartışma konusu

MOP : English Turkish

n. paspas, iplik paspas, karışık saç, yüz buruşturma, surat ekşitme

MOP : English Turkish

v. paspaslamak, yüzünü buruşturmak, suratını ekşitmek

MOP ONE'S BROW : English Turkish

alın terini silmek, alnını silmek

MOP THE FLOOR WITH : English Turkish

kolay yenmek, haklamak

MOP UP : English Turkish

paspaslamak, temizlemek, silip süpürmek

MOPE : English Turkish

n. sıkıcı tip