Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
NARIYAL : English Turkish

n. (Güney Asya’da kullanılan terim) Hindistan cevizi; Hindistan cevizinin etli kısmı

NARK : English Turkish

n. muhbir, hırsızları ele veren kimse, narkotik ajanı

NARKED : English Turkish

adj. (Argo) rahatsız olmuş, sinirlenmiş

NARKY : English Turkish

adj. (British) öfkeli, sinirli, rahatsız, huysuz

NARRAGANSETT : English Turkish

n. güney Rhode Adası'nda (ABD) yaz tatil kasabası; Narraganset halkı tarafından konuşulan Algonquian dili

NARRAGANSETT : English Turkish

n. geçmişte Rhode Adası'nda (ABD) yaşamış Kızılderili halkı; Rhode Adası Kızılderili halkından olan kimse

NARRATE : English Turkish

v. öykülemek, anlatmak

NARRATER : English Turkish

n. anlatıcı, anlatan kimse; hikâye anlatan kimse; bir oyunun perdeleri arasında hikâye veya tanımlayıcı metin okuyan kimse (ayrıca narrator)

NARRATION : English Turkish

n. anlatma, hikâye, öyküleme

NARRATIVE : English Turkish

n. hikâye, öykü, hikâye anlatma, rivayet

NARRATIVE : English Turkish

adj. hikâye tarzında

NARRATIVE POEM : English Turkish

anlatı şiiri, destansı şiir, bir hikâye anlatan şiir

NARRATIVELY : English Turkish

adv. hik3aye tarzında, anlatımla, anlatım veya öykü ile

NARRATIVISE : English Turkish

v. hikâye anlatan edebi esere dönüştürmek; rapor formuna dönüştürmek (ayrıca narrativize)

NARRATIVIZE : English Turkish

v. hikâye anlatan edebi esere dönüştürmek; rapor formuna dönüştürmek (ayrıca narrativize)

NARRATOLOGICAL : English Turkish

adj. anlatıbilime ait veya ilgili olan

NARRATOLOGIST : English Turkish

n. hikâyeler yapılarını inceleyen kimse

NARRATOLOGY : English Turkish

n. anlatıbilim, hikâye yapısı bilimi

NARRATOR : English Turkish

n. anlatan, hikâyeci

NARROW : English Turkish

v. daraltmak, kısmak, daralmak

NARROW : English Turkish

adj. dar, kısıtlı, sınırlı

NARROW AN ARGUMENT DOWN : English Turkish

v. bir tartışmayı daraltmak, bir tartışmayı açıkça belirlemek

NARROW CIRCLE : English Turkish

dar çevre, sınırlı topluluk

NARROW CIRCUMSTANCES : English Turkish

darlık, yoksulluk, fakirlik

NARROW DOWN : English Turkish

v. daraltmak, azaltmak, sınırlandırmak