Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
NARROW ESCAPE : English Turkish

ucuz kurtulma

NARROW GAPS : English Turkish

aralıkları daraltma, açıklıkları küçültme; küçük aralıklar

NARROW GAUGE RAILROAD : English Turkish

n. dekovil

NARROW MAJORITY : English Turkish

az bir çoğunluk, küçük çoğunluk, azınlığın oyundan çok fazla olmayan oya sahip olan çoğunluk

NARROW MINDED : English Turkish

dar görüşlü, eski kafalı, geri kafalı, bağnaz

NARROW MINDEDNESS : English Turkish

dar fikirlilik [fig.]

NARROW SKIRT : English Turkish

dar etek, geniş olmayan etek, vücudu saran etek

NARROW SOCIAL CIRCLE : English Turkish

dar sosyal çevre, sınırlı arkadaş sayısı

NARROW THE GAP : English Turkish

oşluğu daraltmak, açıklığı küçültmek

NARROW VIEW : English Turkish

dar görüş, sınırlı görüş, dar kafalılık, yeni fikirlere açık olmama durumu

NARROW-MINDED ATTITUDE : English Turkish

dar görüştü tutum, yeni fikirlere açık olmama durumu

NARROW-MINDED BEHAVIOR : English Turkish

dar görüşlü davranış, yeni fikirlere kapalı olma eğilimi gösteren davranış biçimi

NARROW-MINDEDLY : English Turkish

dar görüşlü bir şekilde, hoşgörüsüz, önyargılı bir biçimde

NARROWBAND : English Turkish

adj. dar bant ile ilgili, küçük bant genişliği ile ilgili; ABD’de mobil ve radyo hizmetleri için tahsis edilen frekansa ilgili

NARROWBOAT : English Turkish

n. (British) dar gemi, yük taşımak için kanallarda kullanılan dar ve uzun mavna

NARROWCAST : English Turkish

n. dar alana yapılan yayın, özel seyirciye yönelik olan iletişim ağı veya program (genel yayın karşıtı)

NARROWCAST : English Turkish

v. dar alana yayın yapmak, bir programı belirli sınırlı ve özel seyirci kitlesine yönelik olarak iletmek (genel yayın yapmanın karşıtı)

NARROWCASTER : English Turkish

n. dar alana yayın yapan kimse, aza gönderim yapan kimse

NARROWING : English Turkish

n. daralma

NARROWISH : English Turkish

adj. darca, çok geniş olmayan, sınırlı, eni olmayan

NARROWLY : English Turkish

adv. dar, güç belâ, ucu ucuna

NARROWNESS : English Turkish

n. darlık, kısıtlılık

NARROWS : English Turkish

n. dar geçit, 2 burun arasında yasak bölge olan su geçidi

NARTHEX : English Turkish

n. dış dehliz, kilisede giriş salonu; kilise mabedine giden koridor (Mimarlık)

NARWAL : English Turkish

n. deniz gergedanı, erkeğin üst çeneden dışarı çıkan uzun bükülmüş dişleri olan arktik balina türü (Zooloji)