English Turkish
NAZIISM : English Turkish
n. Nazizm, (Tarih) Naziler'in prensip ve metodları, Alman Nasyonal Sosyalistleri'nin doktrinleri, Aryan ırkının diğer tüm ırklardan daha üstün olduğu (özellikle ırkın rengi) ve soykırımın haklı görülebileceği inancı
NAZIM : English Turkish
n. nazım, bir erkek ismi (Arapça)
NAZIM HIKMET : English Turkish
Nazım Hikmet Ran, (
63) modern Türk şair, Marksizm'in savunucusu ve Türkiye Komünist Partisi üyesi
NAZIRITE : English Turkish
n. İncil dönemlerinden kendisi için katı şekilde yasaklardan sakınma yemini eden bir Yahudi (şarap içmeme, saçlarını kesmeme vb. gibi), Nazarete;
NAZISM : English Turkish
n. (Tarih) nazizm, Nazi prensipleri ve metotları, Alman Nasyonal Sosyalistlerin öğretileri, Ari ırkının diğer tüm ırklardan üstün olduğu ve soykırımın haklı çıkarılabilir olduğu inancı (özellikle renk ırkçılığı)
NAÏVETÉ : English Turkish
n. saflık, şüphelenmeme niteliği, kolay kanma; basitlik; masumluk; naif hareket
NB : English Turkish
n. niobium, çelik alaşımlarda kullanılan yumuşak bükülebilir metalik element, kolumbium (Kimya)
NBA : English Turkish
n. Ulusal basketbol ligi, Amerika ve Kanada'da profesyonel basketbol takımlarının ligi (Spor)
NBC : English Turkish
n. ulusal yayın şirketi, Amerikan televizyon yayın ağı
NBC : English Turkish
adj. nükleer biyolojik ve kimyasal, nükleer biyolojik ve kimyasal yöntemlere dayanan (özellikle silahlar), ABC
NBD : English Turkish
çok önemli birşey değil, kritik bir mesele değil (İnternet jargonu)
NBE : English Turkish
kuzey kuzeydoğu, pusulada kuzey ve kuzey kuzeydoğu arasının tam ortasında bulunan istikamet
NC : English Turkish
n. Kuzey Karolayna, ABD'nin güneyinde bir eyalet
NC : English Turkish
n. hemşire sınıfı (Askeri)
NCO : English Turkish
n. n.c.o., bir komisyonda görev almayan subay, kaydolan bir askere diğer kaydolan askerler üzerinde emir komuta yetkisi için verilen rütbe, erbaş, rütbesiz memur (Askeri)
NCO : English Turkish
n. astsubay, resmi görevi olmayan askeri görevli, diğer askeri birliklere emir verme görevi verilmiş er, onbaşı, özel yetkisi olmayan subay (Askeri)
NCSA : English Turkish
süperbilgisayar uygulamaları ulusal merkezi, İllinois Üniversitesi'nde bulunan ve ilk tarayıcı proğramının geliştirildiği (genellikle sohbet yoluyla) bilgisayar uygulamaları merkezi
ND : English Turkish
n. neodymium, gül rengi tuzları (asit ve baz reaksiyonu sonucu ortaya çıkan) olan ve lazerlerde kullanılan nadir metal element (Kimya)
NDA : English Turkish
gizlilik anlaşması, ifşa etmeme anlaşması, piyasaya sürülen yeni ürünler hakkında detaylı bilgilerin potansiyel müşterilere ifşa edilmesini engelleyen anlaşma
NDEBELE : English Turkish
n. Zimbabwe ve Güney Afrika'nın kuzeydoğusunda yaşayan Zulu halkından olan kimse
NDEBELE : English Turkish
n. Ndebele halkı tarafından konuşulan Bantu dili (Zulu lehçesi)
NDIS : English Turkish
n. Windows ortamında ağ aygıt sürücüleri için arayüz (Bilgisayar)
NE : English Turkish
n. kuzeydoğu, kuzey ve doğu arasındaki yön
NE : English Turkish
adj. kuzeydoğu veya kuzeydoğuya ait, kuzey ve doğu arasındaki bir yönde
NE : English Turkish
n. New England, Yeni İngiltere, ABD'nin kuzey-doğu bölümünde değişik birkaç eyaleti kapsayan alan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani