Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
NE : English Turkish

n. gemi mühendisi, gemilerde çalışan mühendis; denizcilik mühendisi

NE : English Turkish

n. neon, kimyasal element

NE : English Turkish

n. (Japonca) Nezumi, "sıçan", Çin zodyak sembolü

NE PLUS ULTRA : English Turkish

n. (Latince) mükemmeliyet, en yüksek üstünlük seviyesi; kusursuzluk, eksikliği veya kusuru olmama durumu veya niteliği; en yüksek mükemmeliyet standardına erişen bir şey

NE'ER : English Turkish

adv. asla, hiç

NE'ER DO WEEL : English Turkish

n. serseri

NE'ER DO WELL : English Turkish

eceriksiz, serseri

NEA : English Turkish

n. ulusal yayıncılar birliği, editörlerin profesyonel organizasyonu

NEAL : English Turkish

n. bir erkek ismi

NEAL CASSADY : English Turkish

n. (
1968) Amerikalı şair, Beat Jenerasyonu üyesi

NEANDERTHAL : English Turkish

adj. Neanderthal, ilkel insana ait; ilkel, kaba

NEANDERTHAL : English Turkish

n. Neanderthal, ilkel insan; mağara adamı; basit düşünen/saf iri adam

NEANDERTHAL MAN : English Turkish

Neanderthal insan, Paleolitik çağda Avrupa geneline yayılmış insan türünün en eski formu

NEANTHROPIC : English Turkish

adj. artık var olmayan insanlarla mukayese olarak bugünkü modern insanlara ait veya ilgili olan

NEAP : English Turkish

n. onbeş günde bir olan hafif gelgit

NEAP TIDE : English Turkish

onbeş günde bir olan hafif gelgit

NEAPOLITAN : English Turkish

adj. Napolitan, Napoli

NEAPOLITAN : English Turkish

n. Napolili

NEAR : English Turkish

adj. yakın, samimi, eli sıkı, cimri

NEAR : English Turkish

adv. yakın, yakında, yaklaşık olarak, hemen hemen

NEAR : English Turkish

v. yaklaşmak, yakınlaşmak

NEAR : English Turkish

prep. yakın, bitişik

NEAR AND DEAR : English Turkish

çok yakınlar, değerli olan insanlar, aile üyeleri

NEAR AT HAND : English Turkish

yakın

NEAR BEER : English Turkish

hafif bira