Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
NEBULIZE : English Turkish

v. ince sprey haline getirmek (sıvı hakkında), buharlaştırmak; bir konuyu belirsizleştirmek, bulanıklaştırmak (ayrıca nebulise)

NEBULIZER : English Turkish

n. nebulizatör, buharlı hale getiren kimse; belirsizleştiren kimse; aerosol sprey üreten ve püskürten aygıt (ayrıca nebuliser)

NEBULOSITY : English Turkish

n. bulanıklık, bulutluluk, açıklık eksikliği, belirsiz olma durumu

NEBULOUS : English Turkish

adj. bulutlu, bulutsu, dumanlı, belli belirsiz, şüpheli

NEBULOUSLY : English Turkish

adv. belli belirsiz, bulutumsu olarak

NEC : English Turkish

Nippon Elektrik Şirketi, bilgisayar ve haberleşme teçhizatı, elektron cihazları (IT ve ağ çözümleri sağlayıcısı) üreten Tokyo (Japonya) merkezli büyük şirket

NEC CORPORATION : English Turkish

n. 1889'da Nippon Electric Şirketi, Ltd. olarak kurulan Japon işbirliği (1983 resmen NEC Kurumu oldu), bilgisayar ve haberleşme teçhizatı, elektron cihazları (IT ve ağ çözümleri sağlayıcısı) üreten

NEC SYSTEM TECHNOLOGIES, LTD. : English Turkish

n. NEC Sistem Teknolojileri Şirketi, teknoloji öncüsü Japon sistemi

NECESSARIES : English Turkish

n. malzemeler, malzeme

NECESSARILY : English Turkish

adv. ister istemez, zorunlu olarak, olmazsa olmaz, şart

NECESSARINESS : English Turkish

n. gereklilik, esaslı olma durumu, zorunluluk

NECESSARY : English Turkish

n. gereken şey, lazım olan şey

NECESSARY : English Turkish

adj. gerekli, lazım, zorunlu, gereken

NECESSARY AND SUFFICIENT CONDITION : English Turkish

gerekli ve yeterli koşul, onsuz hiçbir şeyin gerçekleşmeyeceği ve yerine getirildiği zaman başka şartlara gerek kalmayacağı koşul (Mantık)

NECESSARY CONDITION : English Turkish

gerekli koşul, bir şeyin onsuz var olmayacağı koşul (Mantık)

NECESSARY EVIL : English Turkish

hoş olmayan ancak bir amaca ulaşmak için yapılması gereken bir şey

NECESSARY STOOL : English Turkish

n. içine lazımlık yerleştirilen deliği olan oturak (hasta ve özürlü insanlar için kullanılan)

NECESSITARIAN : English Turkish

adj. belirlenimci, belirlenimciliğe ait veya ilgili olan

NECESSITARIAN : English Turkish

n. belirlenimci, fatalist, belirlenimciliği destekleyen kimse, gerekirci; özgür iradeye inanmaya kimse

NECESSITARIANISM : English Turkish

n. belirlenimcilik, özgür iradenin tüm olaylarının ve eylemlerinin önceden belirlenmiş olduğunu belirten doktrin, determinizm, her şeyin bir nedeni olduğunu ve her şeyin kaderi önceden belirlenmiş olduğunu belirten doktrin

NECESSITATE : English Turkish

v. gerektirmek, icap etmek, gerekmek

NECESSITOUS : English Turkish

adj. muhtaç, fakir

NECESSITOUSLY : English Turkish

adv. muhtaç olarak, gerekseyerek; kaçınılmaz bir şekilde

NECESSITY : English Turkish

n. gereken, zorunluluk, gerek, gereklilik, ihtiyaç, lüzum, kaçınılmazlık

NECESSITY IS THE MOTHER OF INVENTION : English Turkish

ihtiyaç icadın anasıdır, eşyalar gereksinim sonucu olarak icat edilirler, birçok icat eksiklik nedeniyle ortaya çıkmıştır