Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
NERVY : English Turkish

adj. sinirli, gergin, sinirleri bozuk, ürkek, küstah [amer.], yüzsüz [amer.]

NESCIENCE : English Turkish

n. cahillik, bilgisizlik

NESCIENT : English Turkish

adj. cahil, bilgisiz

NESS : English Turkish

n. burun, kara çıkıntısı

NESS : English Turkish

suff. lik, lık

NESSIE : English Turkish

n. Loch Ness canavarı, efsaneye göre İskoçya sularında görülen tuhaf yaratık (1933)

NESSLER : English Turkish

n. bir soyadı; Julius Nessler (
1905), bir solüsyonda amonyak olup olmadığını bulmak için bir yöntem icat eden Alman kimyacı

NESSLER'S REAGENT : English Turkish

n. Nessler reaktifi, potasyum hidroksit civa iyodür ve potasyum iyodürün su bazlı solüsyonu (amonyak varlığının tespitini test etmek için kullanılır)

NESSLER'S SOLUTION : English Turkish

n. Nessler solüsyonu, Nessler reaktifi, potasyum hidroksit civa iyodür ve potasyum iyodürün su bazlı solüsyonu (amonyak varlığının tespitini test etmek için kullanılır)

NESSLERISE : English Turkish

v. (Kimya) bir çözelti içindeki amonyak varlığını tespit etmek (bir çözelti içinde amonyak bulunmasını kontrol etme yöntemi); bir çözelti su veya sıvı çözeltilerde amonyak bulunmasını test etmek (ayrıca nesslerize)

NESSLERIZATION : English Turkish

n. çözeltiler içinde amonyak varlığını test etme (Kimya)

NESSLERIZE : English Turkish

v. (Kimya) bir çözelti içindeki amonyak varlığını tespit etmek (bir çözelti içinde amonyak bulunmasını kontrol etme yöntemi); bir çözelti su veya sıvı çözeltilerde amonyak bulunmasını test etmek (ayrıca nesslerise)

NEST : English Turkish

n. yuva, kuluçka, iç içe geçen şeyler, tutam

NEST : English Turkish

v. yuva yapmak, yuvaya yerleşmek, iç içe koymak

NEST EGG : English Turkish

fol, birikim

NEST OF CRIME : English Turkish

suç yuvası, suçluların bir araya geldikleri yer, suçlular sığınağı

NEST-EGG : English Turkish

ihtiyat akçesi, bir mevduat hesabına yatırılmış para hesabı

NESTA : English Turkish

n. bir erkek ismi; bir soyadı

NESTED : English Turkish

adj. iç içe, içine yerleştirilmiş; her dizinin bir önceki diziyi içerme niteliğine sahip olması (Matematik)

NESTER : English Turkish

n. iç içe olan kimse veya şey; yuvada yaşayan şey

NESTING : English Turkish

n. yuvalama, yuva yapma eylemi; bir yeri ev gibi yapma süreci

NESTING BOX : English Turkish

folluk

NESTLE : English Turkish

n. Nestle Şirketi, Vevey merkezli İsviçre şirketi, dünya çapında gıda ürünleri üreticisi ve distribütörü

NESTLE : English Turkish

v. sokulmak, yerleşmek, sığınmak, bağrına basmak, yerleştirmek, barındırmak

NESTLER : English Turkish

n. iç içe yerleştirilen şey, yerleştirilen kimse veya şey; sıkıca sarılan veya sokulan kimse veya şey (özellikle ısınmak veya rahatlık için)