Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ABU DHABI : English Turkish

Abu Dabi; Birleşik Arap Emirlikleri’nin (Basra Körfezi ve Umman Körfezi üzerinde yer alan ve yedi şeyhlikten oluşan ülke) başkenti

ABU GHOSH : English Turkish

Kudüs yakınlarındaki Musevi ve Arap yerleşim yeri

ABU KABIR FORENSIC INSTITUTE : English Turkish

Abu Kabir Adli Enstitüsü; İsrail’deki büyük patoloji enstitüsü

ABU MAZEN : English Turkish

n. Mahmoud Abbas (1935 doğumlu), Filistin Özerk Yönetimi Başkanı ve seçilmiş Devlet Başkanı, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün bir fraksiyonu olan El Fetih’in kurucularından biri

ABU SIMBEL : English Turkish

n. Ebu Simbel; iki kayalık tapınağıyla bilinen Doğu Mısır’daki bölge

ABU-BAKR : English Turkish

n. Ebu Bekir; (MS
634) Müslüman Muhammet peygamberin kayınbabası, Mekke’nin ilk halifesi

ABUJA : English Turkish

n. Nijerya’nın başkenti

ABULIA : English Turkish

n. abulia, irade gücünün kaybolmasıyla tanımlanan sinir hastalığı

ABULIC : English Turkish

adj. abulik, abulia hastalığı çeken, irade gücünün kaybolmasına neden sinir rahatsızlığı olan

ABUNDANCE : English Turkish

n. bolluk, bereket, taşkınlık, servet, zenginlik; coşkunluk

ABUNDANT : English Turkish

adj. bol, çok, dolu, bereketli, verimli

ABUNDANTLY : English Turkish

adv. bol bol, bol miktarda, bolca

ABUSABLE : English Turkish

adj. kötüye kullanılabilen, istismar ve kötü davranmaya yatkın

ABUSAGE : English Turkish

n. kötü sözler kullanımı, uygunsuz kelime kullanımı; zayıf gramer

ABUSE : English Turkish

n. küfür; kötüye kullanma, suistimal; taciz

ABUSE : English Turkish

v. küfretmek; kötüye kullanmak, taciz etmek, suistimal etmek, kötü emellerine alet etmek, kötü davranmak; tecâvüz etmek

ABUSE AT SMB. HURL : English Turkish

v. küfür etmek

ABUSE OF AUTHORITY : English Turkish

n. otoriteyi kötüye kullanma

ABUSE OF CONFIDENCE : English Turkish

güveni kötüye kullanma, güvenden faydalanmak, güveni sarsma

ABUSE OF LAW : English Turkish

kanunu suistimal etmek, rüşvetçilik ya da başka yöntemlerle hukuk sistemini çarpıtma veya bozma

ABUSE OF POWER : English Turkish

emniyeti suistimal, birinin yetkisinden yararlanmak, bir kimsenin yetkisini kasıtlı olarak kullanmak

ABUSED : English Turkish

adj. suistimal edilmiş, uygunsuz bir şekilde kullanılmış, ölçüsüzce kullanılmış, normal sınırların dışında (ilaçlar gibi); fiziksel olarak kötü davranılan, hırpalanmış, horlanmış, uygunsuz davranışa maruz kalan

ABUSED HIS OFFICE : English Turkish

görevini kötüye kullandı, işini kendi kişisel çıkarları için kullandı, konumunu kötülük yapmak için kullandı

ABUSER : English Turkish

n. suistimal eden kişi, kötüye kullanan kimse, hor kullanan kimse; hatalı kullanan kimse

ABUSIVE : English Turkish

adj. küfürlü, küfürbaz, ağzı bozuk (argo); taciz eden, kötüye kullanan, kötü davranan, hor kullanan