English Turkish
ACCESSIBLY : English Turkish
adv. açık olarak, erişilebilir bir şekilde; kolay erişim ile; yaklaşılabilir şekilde; kolaylıkla kandırılabilen bir şekilde
ACCESSION : English Turkish
n. ulaşma, erişme, göreve gelme, tahta çıkma, artma, katılım
ACCESSION TO POWER : English Turkish
n. iktidara gelme
ACCESSION TO THE THRONE : English Turkish
n. tahta çıkma
ACCESSORIAL : English Turkish
adj. ilave, aksesuar, ek; yardımcı; cezai suç ortağı
ACCESSORIES : English Turkish
n. aksesuarlar
ACCESSORILY : English Turkish
adv. yardımcı olarak, destek olarak, yardımcı; bütünleyici bir şekilde; bir suçluya suç ortağı olarak
ACCESSORINESS : English Turkish
n. yardımcı olma durumu, suç ortaklığı; destek, yardım
ACCESSORISE : English Turkish
v. aksesuarlarla süslemek, aksesuarlarla donatmak; bir giyim eşyasını mükemmelleştirmek için moda eşyaları eklemek (şapkalar, eldivenler, şapkalar ve çantalar gibi), (ayrıca accessorize)
ACCESSORIUS : English Turkish
n. yardımcı, vücudun diğer bir kısmının hareketlerine yardımcı olan kas (ya da sinir, bez, vs.)
ACCESSORIZE : English Turkish
v. aksesuarlarla süslemek, aksesuarlarla donatmak; bir giyim eşyasını mükemmelleştirmek için moda eşyaları eklemek (şapkalar, eldivenler, şapkalar ve çantalar gibi), (ayrıca accessorise)
ACCESSORY : English Turkish
n. aksesuar; yardımcı, suç ortağı, yardakçı; eklenti
ACCESSORY : English Turkish
adj. suç ortaklığı eden, yardımcı
ACCESSORY AFTER THE FACT : English Turkish
yataklık eden kimse
ACCESSORY AT THE FACT : English Turkish
işlenmesi sırasında suça iştirak eden feri fail, bir kanun ihlaline iştirak olmanın yasal sorumluluğu legal
ACCESSORY BEFORE THE FACT : English Turkish
azmettiren kimse, kışkırtan kimse, suç ortağı
ACCESSORY CONTRACT : English Turkish
feri mukavele, ek sözleşme, ana mukaveleye eklenen anlaşma
ACCESSORY MUSCLE : English Turkish
n. yardımcı kas, yardımcı veya ikincil derecede olan kas
ACCESSORY PIGMENT : English Turkish
n. yardımcı pigment, bitkilerde bulunan fotosenteze yardımcı olan ışık soğurucu pigment
ACCIACCATURA : English Turkish
n. bir gitar tekniği, (Müzik) ana notadan önce mümkün olduğu kadar hızlı çalınankısa süsleme notası
ACCIDENCE : English Turkish
n. yapıbilim, morfoloji
ACCIDENT : English Turkish
n. kaza; rastlantı, beklenmedik olay, tesadüf; araz
ACCIDENT AT SEA : English Turkish
n. deniz kazası
ACCIDENT BENEFIT : English Turkish
n. kaza tazminatı
ACCIDENT CURVE : English Turkish
kaza virajı, birçok kaza, yol katliamı; kaza sayısını gösteren çizelge
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani