Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
THERE IS A TIME FOR EVERYTHING : English Turkish

herşeyin bir zamanı var, herşey için bir zaman vardır, herşeyin bir dönemi var

THERE IS AN ALTERNATIVE : English Turkish

ir alternatif var, yapılabilecek başka birşeyler var, gerçekleştirilecek başka bir yöntem daha var

THERE IS AN END OF IT : English Turkish

interj. yeter, bırak artık

THERE IS EVERY APPEARANCE THAT : English Turkish

adv. görünen o ki, öyle görülüyor ki

THERE IS MONEY IN IT : English Turkish

orda para var, bu işte para var, bir kimse bundan kazanç elde edebilir, bu para kazandırır

THERE IS MORE TO IT THAN MEETS THE EYE : English Turkish

orada gözün gördüğünden daha fazlası var, açıka çıkmış olandan çok daha fazlası gizli durumda, bu sadece buz dağının tepesi, bu sadece buzdağının görünen kısmı

THERE IS NO ACCOUNTING FOR TASTES : English Turkish

zevkler ve renkler tartışılmaz

THERE IS NO ALTERNATIVE : English Turkish

aşka alternatif yok, başka seçenek yok, yapılabilecek başka birşey yok, icra edilebilecek başka bir yöntem yok

THERE IS NO CHOICE : English Turkish

aşka seçenek yok, başka bir opsiyon yok, bu mecburi, bu yapılmalı

THERE IS NO COLD WATER : English Turkish

soğuk su yok

THERE IS NO COMMUNICATION : English Turkish

iletişim yok, irtibat yok, iletişim bağlantısı koptu

THERE IS NO COMPARISON : English Turkish

aralarında dağlar kadar fark var, karşılaştırılamaz

THERE IS NO DIFFERENCE : English Turkish

fark yok, aynı şey, hepsi aynı, fark etmez

THERE IS NO DOUBT : English Turkish

şüphesiz, şüphe yok, tereddüt yok, bu konuda eminim

THERE IS NO DOUBT THAT : English Turkish

şuna şüphe yok ki
, şurası aşikar ki
, şu kesin ki
, şu bir gerçek ki

THERE IS NO END TO : English Turkish

sonu yok, süreç sürekli/devamlı, sonlanma söz konusu değil

THERE IS NO END TO IT : English Turkish

unun sonu yok, asla son bulmaz, sonsuz, sınırsız

THERE IS NO ESCAPE : English Turkish

kaçış yok, çıkış yok, yapılabilecek birşey yok,
malıyız, erişilebilir son seçenek bu

THERE IS NO GENERAL RULE : English Turkish

genel bir kural yok, bir istisnası olmayan hiçbir kural yok, tüm durumları kapsayan bir kural yok

THERE IS NO GOOD WITHOUT EVIL : English Turkish

kötülük olmadan iyilik olmaz, karanlık olmadan aydınlık olmaz, karanlığı olmayan aydınlık yoktur, yinsiz yang olmaz

THERE IS NO HOT WATER : English Turkish

sıcak su yok

THERE IS NO LOVE LOST BETWEEN THEM : English Turkish

aralarında kaybedilmiş bir aşk yok, birbirlerini hiç sevmezler, birbirlerinden hiç hoşlanmazlar, biri diğerine katlanamaz, birbirlerine tahammül edemezler

THERE IS NO MISTAKE ABOUT IT : English Turkish

u konuda hata yok, onunla alakalı yanlış yok, hataya yer yok, hata için oda yok, şüpheye yer yok

THERE IS NO MISTAKING : English Turkish

yanılgı yok, hataya yer yok, şüphe için yer yok

THERE IS NO NEED : English Turkish

ihtiyaç yok, buna ihtiyacın yok,
zorunda değilsin,
mamalısın