Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
THIAMIN : English Turkish

n. tiamin, B1 vitamini

THIAMINE : English Turkish

n. tiamin, B1 vitamini

THIAZINE : English Turkish

n. kimyasal grup (bir sülfür atomu bir nitrojen atomu ve dört karbon atomu ve bir çember formasyonu ile)

THICK : English Turkish

adj. kalın, yoğun, koyu, boğuk, sık, dumanlı, sisli, kalın kafalı, belirgin, yakın (arkadaş), aşırı, fazla

THICK : English Turkish

n. kalın kafalı, kalınlık, en heyecanlı yeri, en çok olduğu yer

THICK AS HAIL : English Turkish

yağmur gibi gür, düzenlilikle, devamlılıkla, sisteme uygunlukla

THICK CRUST : English Turkish

n. kalın hamur

THICK HAIR : English Turkish

kalın saç, gür saç, çok miktarda saç

THICK SKIN : English Turkish

aldırış etmeyen, duyarsız

THICK SOUP : English Turkish

koyu çorba, ezme çorbası

THICK WITH : English Turkish

adj. kaplı, örtülü, dolu

THICK WITH SNOW : English Turkish

adj. yoğun kar yağışlı

THICK-BEARDED PERSON : English Turkish

gür sakallı kimse, büyük ve gür sakalı olan kimse, yumuşak kabarık sakalı olan kimse

THICKEN : English Turkish

v. kalınlaştırmak, koyulaştırmak, yoğunlaştırmak, sıklaştırmak, kalınlaşmak, koyulaşmak, yoğunlaşmak, sıklaşmak, karışmak, içinden çıkılmaz olmak

THICKENER : English Turkish

n. yoğunlaştırıcı, koyulaştırıcı, kalınlaştırıcı

THICKENING : English Turkish

n. kalınlaşma, yoğunlaşma, yoğunlaştırma, katılaşmış yer, şişlik

THICKET : English Turkish

n. çalılık, sık ağaçlık

THICKETED : English Turkish

adj. sık ağaçlı, çalı kaplı

THICKHEAD : English Turkish

n. mankafa

THICKHEADED : English Turkish

adj. kalın kafalı, mankafa, aptal

THICKHEADEDNESS : English Turkish

n. aptallık, sersemlik

THICKIE : English Turkish

n. bir insanın zekasını aşağılamak niyetiyle söylenen aşağılayıcı terim

THICKISH : English Turkish

adj. kalınca

THICKLY : English Turkish

adv. kalınca, kalın bir şekilde, koyuca, sık

THICKLY POPULATED : English Turkish

adj. yoğun nüfuslu, nüfus yoğunluğu fazla