Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
THIN SKULL RULE : English Turkish

legal ruling that claims that a criminal is not eligible to choose his victim and therefore is guilty even if the victim's injury was made worse by some natural defect

THIN SOUP : English Turkish

n. sulu çorba

THIN STREAM : English Turkish

ince dere, küçük dere, küçük çay, küçük su akıntısı

THINE : English Turkish

pron. seninki, senin

THINE EYES : English Turkish

n. gözlerin

THING : English Turkish

n. şey, eşya, konu, yaratık, kimse

THING IN ITSELF : English Turkish

emin olmadan kabul edilen olgu, yalnız akıl ile algılanan şey

THINGAMABOB : English Turkish

n. ¨... neydi, onun adı neydi, bir şey, adı unutulan şey

THINGAMAJIG : English Turkish

n.
.. neydi, onun adı neydi, bir şey, adı unutulan şey

THINGS : English Turkish

n. giysiler, işler, eşyalar, palto, şapka

THINGS ARE NOT ALWAYS WHAT THEY SEEM : English Turkish

hiçbirşey göründüğü gibi değildir, bir kitabı kapağına göre değerlendirme, iç dünyası dış görünüşten daha önemlidir, dış görünüş aldatıcı olabilir

THINGS AREN'T ALWAYS WHAT THEY SEEM : English Turkish

hiçbirşey göründüğü gibi değildir, bir kitabı kapağına göre değerlendirme, iç dünyası dış görünüşten daha önemlidir, dış görünüş aldatıcı olabilir

THINGS AS THEY ARE : English Turkish

halen oldukları gibi olan işler, olduğu gibi durum

THINGS BECAME CLEAR : English Turkish

işler açığa çıktı, işler anlaşılması kolay bir hale geldi

THINGS DIDN'T LOOK GOOD : English Turkish

işler iyi görünmedi, durum karanlıktı, şartlar iyi değildi

THINGS GOT WORSE : English Turkish

işler kötüye gitti, işler daha da kötüleşti, durum daha kötü bir hal aldı

THINGS TO DO : English Turkish

n. iş

THINGS TOOK A TURN : English Turkish

işler dönmeye başladı, işler döndü, işler değişmeye başladı, bir değişim oldu

THINGS WENT AWRY : English Turkish

işler ters gitti, işler yanlış gitti, işler iyi gitmedi, başarılı değildi

THINGUMABOB : English Turkish

n. şey, zımbırtı, dalga, ne derler

THINGUMAJIG : English Turkish

n. şey, zımbırtı, dalga, ne derler

THINGUMMY : English Turkish

n. şey, zımbırtı, dalga, ne derler

THINGY : English Turkish

n. şey, adı unutulan veya bilinmeyen nesne,
.. neydi, onun adı neydi, bir şey, adı unutulan şey, adına ne diyorsunuz hani varya?, zımbırtı

THINK : English Turkish

v. düşünmek, saymak, anmak, sanmak, tasavvur etmek, zannetmek, aklından geçirmek, planlamak

THINK A LOT OF ONESELF : English Turkish

kendini bir şey sanmak