Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
THOUGHT ABOUT IT : English Turkish

onun hakkında düşünmüş, başından sonuna düşünmüş, kararını vermiş

THOUGHT DISORDER : English Turkish

n. düşünce kargaşası, düşünce kesmekeşi, fikirler arasındaki bağlantının kaybolduğu düşünme sürecini etkileyen düzensizlik, işbirliğinin kaybedilmesi (Psikiyatri)

THOUGHT HIGHLY OF HIM : English Turkish

onu çok düşünen, ona çok değer veren, hatırını çok sayan, ondan çok etkilenen, o kişi onun için çok önemliydi

THOUGHT HIGHLY OF HIMSELF : English Turkish

kendini düşünen, kendine çok değer veren, iş için kendisini doğru kimse olarak gören, aşırı kendine güven sergileyen

THOUGHT IT OUT : English Turkish

ir başlık olatak düşünülmüş, birşey hakkında fikirleri olan

THOUGHT IT OVER : English Turkish

üzerinde düşünmüş, birşeyleri göz önünde tutan, bir şeyleri dikkate alan, birşeyler hakkında düşünüp taşınmış

THOUGHT IT RIGHT : English Turkish

doğru olduğunu düşünen, uygun olduğunu düşünmüş, doğru olduğunu düşünen

THOUGHT NOTHING OF HIM : English Turkish

onu önemsemeyen, ona değer vermemiş, ona saygı göstermemiş, onu takdir etmemiş, ondan etkilenmemiş

THOUGHT READER : English Turkish

n. düşünce okuyan

THOUGHT TO HIMSELF : English Turkish

kendi kendine düşünüp taşınmış, meseleleri kendi başına düşünmüş

THOUGHT TRANSFERENCE : English Turkish

görüş alış verişi, düşünce transferi, düşüncelerin değiş tokuşu, telepati

THOUGHT TWICE : English Turkish

iki kere düşünen, iki kere düşünmüş, karar vermek için acele etmeyen, karar vermek için özen gösteren, tereddüt eden, meseleyi baştan sona düşünen

THOUGHTFUL : English Turkish

adj. düşünceli, dalgın, dikkatli, özenli

THOUGHTFULLY : English Turkish

adv. düşünceli bir halde, düşüncelere dalmış ve dalgın bir şekilde; saygı göstererek, nazikçe, özenli bir şekilde

THOUGHTFULNESS : English Turkish

n. düşüncelilik, dalgınlık, dikkatli olma, özen gösterme

THOUGHTLESS : English Turkish

adj. düşüncesiz, tasasız, bencil, patavatsız

THOUGHTLESSLY : English Turkish

adv. patavatsızca, düşüncesizce

THOUGHTLESSNESS : English Turkish

n. düşüncesizlik, kaygısızlık, düşüncesizce edilmiş lâf

THOUSAND : English Turkish

n. bin

THOUSAND : English Turkish

adj. bin

THOUSAND AND ONE EXCUSES : English Turkish

inbir özür, binbir bahane, binlerce özür, bir sürü bahane, bir sürü özür, kötü davranışını açıklamaya çalışmanın çeşitli yolları

THOUSAND AND ONE NIGHTS : English Turkish

"Binbir Gece Masalları" (
16'ncı yüzyıllar arası Arap hikayeleri derlemesi)

THOUSAND ISLAND DRESSING : English Turkish

thousand island sosu

THOUSAND ISLANDS : English Turkish

n. Bin adaları, Ontario Gölü dışında St. Lawrence Nehri'nde Kanada-ABD sınırında 1500'ün üzerinde adadan oluşan grup (Kanada'da Ontario'nun güneydoğusunda ve ABD'de New York eyaletinin kuzeyinde)

THOUSAND ISLANDS DRESSING : English Turkish

n. bin adalar sosu, doğranmış soğan ve turşu karşımının mayonez ve ketçapla süslenmesi ile yapılan salata türü