Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TROUSSEAU : English Turkish

n. çeyiz

TROUT : English Turkish

v. alabalık tutmak

TROUT : English Turkish

n. alabalık [zool.]

TROVE : English Turkish

n. define, hazine

TROVER : English Turkish

n. kişisel malın bulunup tutulması

TROWEL : English Turkish

v. malayla düzeltmek

TROWEL : English Turkish

n. mala

TROY : English Turkish

n. kuyumcu tartısı

TROY WEIGHT : English Turkish

kuyumcu tartısı

TRUANCY : English Turkish

n. dersi asma, okulu asma

TRUANT : English Turkish

adj. okul kaçağı, kaçak, aylak

TRUANT : English Turkish

n. okul kaçağı, dersi asan kimse, kaytarıcı

TRUANT OFFICER : English Turkish

kaçak subay, firari subay, çalışmalarını izinsiz terk eden subay/görevli

TRUANTRY : English Turkish

n. izinsiz okulda (veya işte) olmama durumu veya izinsiz okula gitmeme eylemi

TRUANTRY : English Turkish

n. okulu kırma durumu, okulu asma durumu, izinsiz okuldan ayrılan kimse olma durumu; sorumluluklarından kaçınan bir kimse olma durumu; firari olma durumu

TRUB : English Turkish

ela/problem için İngiliz argosu

TRUCE : English Turkish

n. ateşkes, mütareke, ara

TRUCK : English Turkish

v. takas etmek, değiş tokuş etmek, mal ile ödemek, alışveriş yapmak, kamyonla taşımak

TRUCK : English Turkish

n. kamyon, yük vagonu, el arabası, takas, trampa, değiş tokuş, ilişki, bostan sebzesi, değersiz eşya, pılı pırtı, direk şapkası (gemi)

TRUCK BAY : English Turkish

kamyon parkı, kamyonlar için park alanı

TRUCK CONVOY : English Turkish

kamyon konvoyu, birbiri ardısıra giden kamyonlar katarı

TRUCK DRIVER : English Turkish

n. kamyoncu

TRUCK FARM : English Turkish

ostan, sebze bahçesi

TRUCK FLEET : English Turkish

kamyon filosu, kamyonlardan oluşan grup, kamyonların toplanması

TRUCK GARDEN : English Turkish

n. bostan, sebze bahçesi