Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ACCOMMODATION BILL : English Turkish

hatır senedi

ACCOMMODATION DRAFT : English Turkish

n. hatır senedi

ACCOMMODATION LADDER : English Turkish

orda iskelesi

ACCOMMODATION ROAD : English Turkish

n. tâli yol, yan yol

ACCOMMODATION TRAIN : English Turkish

n. dilenci katarı, her istasyonda duran tren

ACCOMMODATION UNIT : English Turkish

n. yerleşim birimi, ev

ACCOMMODATIONAL : English Turkish

adj. uzlaşma ile ilgili, uyum ile ilgili, uyum sağlamaya meyilli, yardıma hazır

ACCOMMODATIONIST : English Turkish

n. anlaşmaya varan, uzlaşan, ödün veren kimse, meydan okumaya karşın olarak anlaşmazlığı çözmek için ödün vermeyi tercih eden kimse

ACCOMMODATIONS : English Turkish

n. kalacak yer, yatacak yer

ACCOMMODATIVE : English Turkish

adj. bağdaşır, uyabilen, değişiklikler yapmaya istekli, yardımsever

ACCOMMODATIVELY : English Turkish

adv. bağdaşır bir şekilde, uyarlamalı olarak, alışma ile

ACCOMMODATIVENESS : English Turkish

n. uyumluluk, uyumlu olma niteliği, uyumluluk

ACCOMMODATOR : English Turkish

n. konakçı, ev sahibi, yiyecek veya konukseverlik sağlayan kimse; veren, bağışlayan, sağlayıcı

ACCOMP : English Turkish

eşlik eden, bir melodiyi tamamlamak için tasarlanmış olan bölümde şarkı söyleyen veya müzik çalan kimse (Müzik)

ACCOMPANIMENT : English Turkish

n. refakât, eşlik, akompaniman

ACCOMPANIMENTS : English Turkish

n. eşlik eden şey, lezzetlendiriciler, turşular, zeytinler; şekerlenmiş meyveler

ACCOMPANIST : English Turkish

n. eşlik eden kimse [müz.], akompanist [müz.]

ACCOMPANY : English Turkish

v. eşlik etmek, refakât etmek, birlikte olmak, yanında olmak; aynı anda yapmak,

ACCOMPANYING : English Turkish

adj. eşlik eden, birlikte olan, beraberindeki

ACCOMPANYIST : English Turkish

n. eşlik eden kimse, akompaniman sağlayan kimse (özellikle ana enstrümanı tamamlamak için küçük bir kısmını çalan müzisyen)

ACCOMPLI : English Turkish

adj. oldu bitti, Fransız ifadesi "fait accompli"nin bir parçası (başarılmış kahramanlık)

ACCOMPLICE : English Turkish

n. suç ortağı

ACCOMPLISH : English Turkish

v. başarmak, sonuçlandırmak, yapmak, yerine getirmek, üstesinden gelmek; almak (yol, zaman)

ACCOMPLISH A POLICY : English Turkish

ir planı başarıyla tamamlamak, kararlaştırılmış plan veya amacın yerine getirilmesi

ACCOMPLISH ONE'S OBJECT : English Turkish

v. amacına ulaşmak