Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ACCORDING TO HIS MEANS : English Turkish

onun imkanına göre, onun mali kaynaklarına göre, onun gelirine uygun olarak

ACCORDING TO HIS NEEDS : English Turkish

onun ihtiyaçlarına göre, onun gereksinimlerine uygun bir şekilde

ACCORDING TO HIS STORY : English Turkish

onun anlattıklarına göre, onun söylediklerine göre, onun söylediğine bakarak

ACCORDING TO HIS VERSION : English Turkish

onun deyişine göre, onun hikayesine göre, onun yorumuna göre

ACCORDING TO HOYLE : English Turkish

doğru, tamam

ACCORDING TO JEWISH LAW : English Turkish

Yahudi Kanununa göre, Yahudi dininin kanunlarına uygun olan

ACCORDING TO ME : English Turkish

adv. bence

ACCORDING TO PROTOCOL : English Turkish

protokole göre, kabul edilmiş prosedürlere göre

ACCORDING TO RUMORS : English Turkish

söylentilere göre, söylenenlere bakılırsa

ACCORDING TO THE LAW : English Turkish

kanunen, yasa gereği

ACCORDING TO THE LETTER OF THE LAW : English Turkish

kanun hükmüne göre, yasaların izin verdiği tüm ciddiyet ile

ACCORDING TO THIS : English Turkish

una göre, bunun tarafından ifade edildiği gibi

ACCORDING TO TRADITION : English Turkish

geleneğe göre, adetlere uygun olarak

ACCORDINGLY : English Turkish

adv. göre, gereğince, bu yüzden, bu nedenle

ACCORDION : English Turkish

n. akordeon

ACCORDION DOOR : English Turkish

n. akordeon kapı, körüklü kapı

ACCORDION PLEATS : English Turkish

akordeon pli, bazı malzemelerden yapılan eşit genişlikte dalgalı farklı yönleri olan kalıcı katlama

ACCORDIONIST : English Turkish

n. akordeoncu, akordeon çalan kimse

ACCOST : English Turkish

v. yaklaşıp konuşmak, yanaşmak; asılmak, sarkıntılık etmek

ACCOSTABLE : English Turkish

adj. yaklaşılabilir, ulaşılabilir, elde edilebilir

ACCOUCHEMENT : English Turkish

n. loğusalık; doğum

ACCOUCHEUR : English Turkish

n. doğum doktoru (erkek), ebe (erkek)

ACCOUCHEUSE : English Turkish

n. ebe, doğum doktoru (kadın)

ACCOUNT : English Turkish

n. hesap, banka hesabı; hesap verme, açıklama, söylenti; hesaba katma, göz önünde tutma; önem, sebep, yarar

ACCOUNT : English Turkish

v. açıklamak, açıklamasını yapmak, saymak; gözüyle bakmak; avlamak, yakalamak (av)