English Turkish
ACCULTURATE : English Turkish
v. kültürel anlamda asimile etmek, yabancı ya da farklı kültür benimsemek; kültürel bakış açısından asimile etmek
ACCULTURATION : English Turkish
n. kültürleşme
ACCULTURATIONAL : English Turkish
adj. kültür etkilenmesi ile ilgili, kültürel etkileşim ile ilgili, yabancı kültürün benimsenmesiyle ilgili
ACCULTURATIVE : English Turkish
adj. kültürel anlamda etkilenen, kültürleşme ile sonuçlanan, yabancı kültürün benimsenmesine neden olan
ACCULTURISE : English Turkish
v. başka ülkenin kültürünü almak, başka ulusun kültürünü benimsemek veya benimsenmesine neden olmak; farklı kültür kabul etmek (ayrıca acculturize)
ACCULTURISED : English Turkish
adj. başka ülkenin kültürünü kabul etmiş, başka kültürlerin veya halkların kültürünü benimsemiş; farklı kültürü özümsemiş
ACCULTURIZE : English Turkish
v. başka ulusun kültürünü benimsemek veya benimsenmesine neden olmak; farklı kültür kabul etmek (ayrıca acculturise)
ACCULTURIZED : English Turkish
adj. başka kültürlerin veya halkların kültürünü benimsemiş; farklı kültürü özümsemiş
ACCUMBENCY : English Turkish
n. yaslanma, arkaya doğru yatma veya uzanma hali
ACCUMBENT : English Turkish
adj. yaslanan, arkaya doğru yatan, uzanan
ACCUMULABLE : English Turkish
adj. birikebilen, toplanabilen, yığın olabilen
ACCUMULATE : English Turkish
v. toplamak, biriktirmek, yığmak, toplanmak; birikmek
ACCUMULATED : English Turkish
adj. birikmiş
ACCUMULATED DEGREE DAYS : English Turkish
günlerce birikmiş tabaka, bir süre boyunca birikmiş olan toz
ACCUMULATED DUST : English Turkish
irikmiş toz, bir süre boyunca birikmiş olan toz
ACCUMULATED SURPLUS : English Turkish
irikmiş kazanç, (Ekonomi)bir şirketin kontrolü altında kalan ve yeniden yatırım yapılan sermaye fazlası kazançlar
ACCUMULATION : English Turkish
n. birikim, yığın, toplanma
ACCUMULATION OF LIQUID : English Turkish
sıvı birikimi, sıvı toplanması, belli bir süre içinde birikmiş olan sıvı miktarı
ACCUMULATIVE : English Turkish
adj. birikmiş, toplanmış, toplayan
ACCUMULATIVE JUDGMENT : English Turkish
iriken hüküm, birçok karardan oluşan hüküm, aynı zamanda bir defadan fazla olan cezalandırma hükmü
ACCUMULATIVELY : English Turkish
adv. birikmiş halde, birikmiş olarak, toplu olarak
ACCUMULATIVENESS : English Turkish
n. birikmişlik, toplanmışlık, çoğalma eğilimi, artma eğilimi
ACCUMULATOR : English Turkish
n. akü, akümülatör
ACCURACY : English Turkish
n. doğruluk, kesinlik, tamlık; ayar
ACCURATE : English Turkish
adj. tam, kesin, doğru
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani