Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
WOULD-BE : English Turkish

özenmek, gibi görünmek; olacak, gelecekte gerçekleşecek

WOULDBE : English Turkish

adj. gibi olmaya çalışma; olmaya can atma; olmayı hedefleme

WOULDEST : English Turkish

v. "will (-ecek)",
ecek;
erdi (Eski Kullanım)

WOULDN'T : English Turkish

v. "would not (-mazdı)",
mazdı, gelecek zamanı işaret eden yardımcı fiil olumsuzu

WOULDN'T BE SEEN DEAD WITH : English Turkish

(Argo) ile bağlantısı veya ilgisi olduğunu reddetmek

WOULDN'T BUDGE : English Turkish

kımıldamazdı, en ufak bir şekilde hareket etmezdi, yerinden oynamazdı

WOULDN'T IT BE NICE IF : English Turkish

eğer... olursa daha hoş olmaz mı?,
..olursa eğer sanırım harika olacak

WOULDST : English Turkish

v. "will (-ecek)",
ecek;
erdi (Eski Kullanım)

WOUND : English Turkish

v. kâlbini kırmak, yaralamak, incitmek

WOUND : English Turkish

n. yara, bere

WOUND DRESSING : English Turkish

yara sarma, yara kapatma, yaraya bandaj sarma, yarayı sargılama

WOUND UP : English Turkish

adj. tansiyonu yükseltmek, yüksek tansiyonlu duruma getirmek

WOUNDED : English Turkish

n. yaralılar

WOUNDED : English Turkish

adj. yaralanmış, yaralı, incinmiş, kırılmış

WOUNDED IN ACTION : English Turkish

savaşta yaralanmış, gazi, savaş esnasında yaralanan bir asker için sınıflandırma

WOUNDED KNEE : English Turkish

yaralı diz, çok sayıda Sioux Kızılderilisinin öldürüldüğü beyaz Amerikalı göçmenlerle Amerikalı Kızılderililer arasında yaşanan savaşın meydana geldiği yer (ABD Tarihi)

WOUNDED PRIDE : English Turkish

n. incinmiş gurur

WOUNDED VETERAN : English Turkish

n. gazi

WOUNDER : English Turkish

n. yaralayan, yaralayıcı, yaralayan kimse veya şey, zarar veren

WOUNDING : English Turkish

adj. yaralama, fiziksel zarar verme

WOUNDINGLY : English Turkish

adv. yaralayarak, yaralamaya sebep verir bir şekilde, saldırganca, saldırgan bir şekilde

WOVEN : English Turkish

adj. dokunmuş, dokuma, örülmüş

WOVOKA : English Turkish

n. (
1932) bir gün tüm beyaz insanların öleceği ve yaşayan tüm Kızılderililerin yükseleceği ve birlikte yaşayacağı ilahi mesajını aldığını iddaa eden Paiute şamanı

WOW : English Turkish

n. büyük başarı [amer.], müthiş şey, parmak ısıttıran şey, radyoda ses bozulması

WOW : English Turkish

v. şaşırtmak, hayret ettirmek, hayran etmek