Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
WRITTEN NOTICE : English Turkish

yazılı uyarı, yazılı duyuru, kâğıt üzerine yazılmış bildiri, resmî duyuru

WRITTEN ON HIS FOREHEAD : English Turkish

alnında yazıyor,
dığı çok açık,
cağı çok açık,
duğu açıkça görülüyor

WRITTEN ON ICE : English Turkish

uz üzerine yazılmış, su yüzeyine yazılmış, tutulmayacak vaatler, unutulacak sözler

WRITTEN ON ONE'S FOREHEAD : English Turkish

alnında yazıyor,
dığı çok açık,
cağı çok açık,
duğu açıkça görülüyor

WRITTEN PETITION : English Turkish

n. yazılı dilekçe, yazılı talep, resmî talep

WRITTEN QUESTION : English Turkish

n. yazılı soru önergesi

WRITTEN WARNING : English Turkish

yazılı uyarı, yazılı duyuru, kâğıt üzerine yazılmış bildiri, resmî duyuru

WRITTEN WORK : English Turkish

yazılı çalışma, kâğıt üzerine yazılı olan, yazılı eser

WRITTEN-OFF : English Turkish

silinmiş, iptal edilmiş, geçersizleştirilmiş

WRNT. : English Turkish

n. "warrant (emir)", emir; ruhsat; senet; yetkilendirme

WROCLAW : English Turkish

n. Breslav, Polonya'nın güneybatısında Oder Nehri üzerinde bir şehir

WRONG : English Turkish

n. haksızlık, hata, suç, yanlış yol

WRONG : English Turkish

v. haksızlık etmek, günahına girmek, eziyet etmek

WRONG : English Turkish

adj. haksız, yanlış, hatalı, uygunsuz, ters, bozuk

WRONG : English Turkish

adv. yanlış, ters, ters olarak

WRONG ASSUMPTION : English Turkish

yanlış tahmin, hatalı öngörü, yanlış hipotez

WRONG DOER : English Turkish

yanlış yapan, hata yapan kimse; suç işleyen kimse, suçlu; günahkâr

WRONG DOING : English Turkish

n. yanlış yapma, hata yapma; şeytani iş; ihlal, tecavüz; günah; kötü işler

WRONG EXAMPLE : English Turkish

yanlış örnek, yanlış numune

WRONG NUMBER : English Turkish

yanlış numara, hatalı numara, telefon numarası çevirmede hata yapma; yanlış kimse, yanlış kişi (bir kişiyi başkasıyla karıştıran kimseye verilen yaygın cevap)

WRONG SIDE OUT : English Turkish

yanlış tarafa dönmüş, içi dışına dönmüş, tersine dönmüş

WRONG'UN : English Turkish

n. (Britanya İngilizcesi) kötü kimse, suçlu kimse, kriminal kimse, kötü ve potansiyel suç işleme karakterli olduğuna inanılan kimse; aldatıcı, aldatan (Kriket)

WRONG-HEADEDLY : English Turkish

yanlış bir düşünceyle, yanlış bir fikirle, hatalı bir şekilde; dik kafalı bir şekilde, inatçı bir şekilde

WRONGDOER : English Turkish

n. haksızlık eden kimse, günahkâr

WRONGDOING : English Turkish

n. haksızlık, kabahat, günah