English Turkish
YANGTZE RIVER : English Turkish
n. Yangtze Nehri, Asya'nın Çin'de yer alan en uzun nehri (Tibet'ten doğuya doğru Doğu Çin Denizi'ne akar)
YANIV : English Turkish
n. bir erkek ismi
YANK : English Turkish
n. birden çekme, tatlı patates
YANK : English Turkish
v. birden çekmek, birden çekilmek
YANKEE : English Turkish
n. Amerikalı
YANKEE DOODLE : English Turkish
Bağımsızlık Savaşı günlerinden kalma bir Amerikan şarkısı
YANKEEDOM : English Turkish
n. Yankiler (Kuzey Amerikalılar) tarafından yaşanan bölge; bir grup olarak Yankiler
YANKEEISM : English Turkish
n. Amerikanizm, Amerikancılık, Yanki olma durumu, Yankilik; Amerikan davranış, Amerikan ifade
YANNAI : English Turkish
n. bir soyadı (İbranice)
YANOMAMI : English Turkish
n. Brezilya Venezüella sınırı boyunca çok geniş bir alana yayılmış köylerde yaşayan Güney Amerika Kızılderili halkından olan kimse
YANOMAMI : English Turkish
n. language spoken by the SGüney Amerika Yanomami Kızılderili halkı tarafından konuşulan dil
YANOMAMI : English Turkish
n. Brezilya Venezüella sınırı boyunca çok geniş bir alana yayılmış köylerde yaşayan Güney Amerika Kızılderili halkı
YANQUI : English Turkish
n. Yanki, Amerikan, Amerikalı, Kuzey Amerikalı
YANUSH KORCZAK : English Turkish
(
1942) okulundaki çocuklarla beraber Alman toplama kampı Treblinka'da ölen Polonya Yahudisi yazar ve eğitimci
YAO : English Turkish
n. güney Çin'in dağlarında yaşayan halktan olan kimse
YAO : English Turkish
n. Miao-Yao dil grubuna mensup olan ve Yao halkı tarafından konuşulan dil; Afrika'daki etnik gruplar tarafından konuşulan dil (Mozambik, Malavi, Tanzanya ve Zambiya'da konuşulan)
YAO : English Turkish
n. Japonya'da bir şehir
YAOUNDE : English Turkish
n. Kamerun (Afrika'da) Cumhuriyeti'nin başkenti
YAP : English Turkish
n. havlama, acı acı havlama, gevezelik, saçmalama
YAP : English Turkish
v. acı acı havlamak, havlamak, saçmalamak
YAPP : English Turkish
n. meşin cilt
YAPPER : English Turkish
n. laf ebesi, boş konuşan, çok konuşan kimse, konuşkan kimse; bağıran kimse, çığırtkan; yüksek sesle konuşan kimse
YARD : English Turkish
n. yarda, avlu, açıklık, şantiye, depo (açık), tersane, ağıl, seren, manevra istasyonu
YARD BIRD : English Turkish
n. avlu kuşu, (Argo) ceza olarak belli bir alanda tutulan asker; ceza olarak kendisine onur kırıcı bir görev verilmiş asker; acemi asker; mahkûm; hükümlü
YARD PET : English Turkish
n. avlu evcil hayvanı, satmayan araba (Argo)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani