English Turkish
YASHA HEFETS : English Turkish
n. Yasha Hefetz (
1987), ünlü Yahudi kemancı
YASHMAK : English Turkish
n. yaşmak, Müslüman kadınlar tarafından giyilen başörtüsü
YASSAR : English Turkish
n. Yaser, bir erkek ismi (Arapça)
YASSAR ARAFAT : English Turkish
Yaser Arafat, (
2004) Filistin Kurtuluş Örgütü lideri, Filistin Yönetimi'nin eski başkanı, fetih hareketinin kurucularından biri
YASSER : English Turkish
n. Yaser, bir erkek ismi (Arapça)
YASSER ARAFAT : English Turkish
n. Yaser Arafat, (
2004) Filistin Kurtuluş Örgütü lideri, Filistin Yönetimi'nin eski başkanı, fetih hareketinin kurucularından biri, Yitzhak Rabin ve Shimon Peres ile birlikte 1994 Nobel Barış Ödülü sahibi
YASSIR : English Turkish
n. bir erkek ismi (Arapça)
YASSIR ARAFAT : English Turkish
Yaser Arafat, (
2004) Filistin Kurtuluş Örgütü lideri, Filistin Yönetimi'nin eski başkanı, fetih hareketinin kurucularından biri
YASUO FUKUDA : English Turkish
n. (1936 doğumlu) Shinzo Abe'nin ani istifasını takiben Eylül 2007'den beri Japonya'nın 91'inci Başbakanı
YATAGAN : English Turkish
n. yatağan, tek taraflı bıçağı olan kavisli uzun bir Türk kılıcı
YATAGHAN : English Turkish
n. yatağan, tek taraflı bıçağı olan kavisli uzun bir Türk kılıcı
YATED NEEMAN : English Turkish
Ultra-Ortodoks yahudi gazete
YAUPON : English Turkish
n. güney Birleşik Devletler'e özgü pürüzsüz oval yaprakları ile kırmızı veya sarı meyveleri olan ve yaprağını dökmeyen bir çoban püskülü ağacı; bu fundanın kurutulmuş yapraklarından yapılan çay
YAVNE : English Turkish
n. israil'de bir yerleşke
YAW : English Turkish
v. rotadan çıkmak, yalpa vurmak, tereddüd etmek
YAW RATE : English Turkish
sapma oranı, rotadan sapma oranı (uçak veya geminin)
YAWEH : English Turkish
n. Yehova, Allah'ın isimlerinden biri, Tetragramaton (Dört harfli kelime)
YAWL : English Turkish
n. filika, yole
YAWN : English Turkish
n. esneme
YAWN : English Turkish
v. esnemek, esneyerek söylemek, açılmak, yarılmak, genişlemek
YAWNER : English Turkish
n. esneyen kimse; sıkıcı program, bunaltıcı şov, ilginç olmayan gösteri (Argo)
YAWNING : English Turkish
n. esneme
YAWNING : English Turkish
adj. esneyen, genişleyen, büyüyen
YAWNING CHASM : English Turkish
esneme boşluğu, dünyada derin delik
YAWP : English Turkish
n. yüksek sesle konuşma; bağırma, çığırma, rahatsız edici gürültü; yaygaracı bir gürültü yapma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani