English Turkish
ZERO IN : English Turkish
sıfırlamak; doğrudan; toplamak, konsantre etmek
ZERO IN ON : English Turkish
v. hedeflemek, amaçlamak, yoğunlaşmak, dikkatini vermek
ZERO INSERTION FORCE SOCKET : English Turkish
n. ilave güç gerektirmeyen soket, bir çip üzerinde çipten kolayca çıkarılabilmesini sağlayan bir kolu olan soket, ZIF soket
ZERO LINE : English Turkish
n. başlangıç çizgisi, sıfır çizgisi, hedef alanının merkezine doğru giden yön
ZERO OPTION : English Turkish
n. son seçenek, tek seçenek
ZERO PROBABILITY : English Turkish
sıfır ihtimal, en düşük gerçekleşme olasılığı, gerçekleşme olanağı olmama durumu
ZERO SUM : English Turkish
adj. sıfır toplamla ilgili, sıfır toplama özgü, kazancın aynı miktarda kayba eşit olduğu durum veya sistemle ilgili; bir tarafın kazancının (veya kaybının) diğer tarafın kaybına (veya kazancına) eşit olduğu durum veya sistemle ilgili
ZERO SUM GAME : English Turkish
sıfır toplamlı oyun, galip gelenlerin kazançlarının kaybedenlerin kayıplarıyla azaltıldığı durum (sıfır net değişimiyle sona erer)
ZERO SUPPRESSION : English Turkish
sıfır kaldırılması, sıfırların kaldırılması, sıfırların gizlenmesi, sıfırları silme
ZERO-PERCENT FAT : English Turkish
yüzde sıfır yağ, yağsız, yağ oranı sıfır
ZERO-ZERO : English Turkish
pilot fırlatma koltuğu (onu tekrar güvenli bir şekilde yere indiren)
ZEROTH : English Turkish
adj. sıfırıncı, sıfırıncı sıradaki, sıfırlık, sayıda sıfır olma durumu, sıfır, bir sıranın başlangıcı; sıfırla ilgili, sıfıra özgü; ilk, baştaki, sıfırla başlayan numaralama (Bilgisayar Jargonu)
ZEST : English Turkish
v. lezzet katmak, tat vermek, zevk vermek
ZEST : English Turkish
n. çeşni, lezzet, tat
ZEST FOR LIFE : English Turkish
n. yaşama coşkusu
ZESTER : English Turkish
n. narenciye meyveleri soymak için kullanılan alet (limon, portakal vs)
ZESTFUL : English Turkish
adj. lezzetli, leziz, zevkli
ZESTFULLY : English Turkish
adv. heveslice, hevesli bir şekilde, şevkle, gayretle; lezzetli bir şekilde, tatlı bir şekilde
ZESTFULNESS : English Turkish
n. heveslilik, şevkli olma durumu, gayretlilik; haz, eğlenme, zevk
ZESTY : English Turkish
adj. hevesli, şevkli, gayretli; lezzetli, baharatlı
ZETA : English Turkish
n. zeta harfi, Yunan alfabesinin altıncı harfi
ZETHUS : English Turkish
n. (Yunan Mitolojisi) Zeus ve Antiope'nin oğlu, Amphion'un ikiz kardeşi
ZETLAND : English Turkish
n. Shetland Adaları, İskoçya'nın kuzey kıyıları açıklarında Kuzey Denizi'nde adalar grubu
ZETTABYTE : English Turkish
n. zetabit, 2'nin 70'inci kuvveti bit'e veya 1024 eksabite eşit olan veri büyüklüğü birimi (Bilgisayar)
ZEUGMA : English Turkish
n. fiilin iki isimle kullanılması
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani