English Turkish
ZOHAR ARGOV : English Turkish
n. (
1987) aşırı dozdan ölen İsrailli şarkıcı
ZOIC : English Turkish
adj. hayvansal, hayvanlara ait, taşıllı (yer)
ZOILISM : English Turkish
n. aşırı eleştiri, azarlayıcı eleştiri, ileri seviyede eleştiri
ZOILUS : English Turkish
n. Homer'i eleştiren Yunanlı retorik ve gramer öğretmeni
ZOLA : English Turkish
n. Emile Zola (
1902). Fransız yazar ve eleştirmen, Dreyfus'un savunucusu; bir soyadı
ZOLAESQUE : English Turkish
adj. Emile Zola ile alakalı yada Emile Zola'ya benzeyen
ZOLTAN KODALY : English Turkish
n. (
1967) halk motiflerini kendi bestelerine aktaran Macar besteci ve dil bilimci (en çok "Hary Janos" ve "Psalmus Hungaricus" adlı çalışmaları ile tanınan)
ZOMBI : English Turkish
n. zombi
ZOMBIE : English Turkish
n. zombi, yaşayan ölü, yılan tanrı [afr.]
ZOMOTHERAPY : English Turkish
n. (Tıp) zomoterapi, çiğ et veya et suyuyla uygulanan hastalık tedavisi diyeti
ZONA : English Turkish
n. bölge, alan, saha, mıntıka
ZONAL : English Turkish
adj. bölgeye ait, bölgesel
ZONALLY : English Turkish
adv. bölgelere göre, alansal, sahalara göre, mıntıkalara göre
ZONAR : English Turkish
n. kuşak, kemer
ZONARY : English Turkish
adj. bölgesel, yerel; bir bölgeye benzeyen
ZONATE : English Turkish
adj. kuşaklamak, bölmek, bölgelere ayırmak, şeritlemek, alanlara ayırmak
ZONATED : English Turkish
adj. kuşaklanmış, bölümlenmiş, bölgelere ayrılmış, şeritlenmiş, alanlara ayrılmış
ZONATION : English Turkish
n. kuşaklama, bölümleme, bölgelere ayırma, şeritleme, alanlara ayırma
ZONDA : English Turkish
n. zonda rüzgârı, Arjantin'de sıcak ve bunaltıcı bir rüzgâr
ZONE : English Turkish
n. bölge, kuşak, mıntıka
ZONE : English Turkish
v. bölgelere ayırmak, kuşatmak, çevirmek
ZONE DEFENCE : English Turkish
ölge savunması, alan savunması, aynı bölgede bulunan rakip bir oyuncuyu koruma
ZONE OF FIRE : English Turkish
ateş sahası, ateş alanı, bir askere veya asker grubuna tahsis edilmiş ve o alan içinde hedefe ateşin serbest olduğu bölge
ZONE OUT : English Turkish
v. algısını kapatmak, ilgisini yitirmek, çevrede olanlara ilgisini yitirmek; belirli bir durumu aklen terk etme, belli bir şeyi aklından çıkarma
ZONE TIME : English Turkish
n. saat kuşağı, zaman kuşağı, zaman bölgelerine göre hesaplanan standart zaman
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani