Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ACLU : English Turkish

"American Civil Liberties Union (Amerikan Vatandaş Özgürlükleri Birliği)"; bireylerin haklarını (konuşma özgürlüğü, seçme özgürlüğü, ayrımcılığa karşı korunma vs.) savunan Amerikan kuruluşu

ACM : English Turkish

"Association of Computer Machinery (Bilgisayar Makineleri Derneği)"; bilgi teknolojisi tanıtımı yapan ve bilgi teknolojisi alanında çalışan insanlara profesyonel topluluk olarak hizmet veren uluslararası kuruluş

ACMAESTHESIA : English Turkish

n. akmestezi, iğneleme veya saplamadan acı duyamamak

ACME : English Turkish

n. zirve, doruk; kriz; buhran

ACME OF PERFECTION : English Turkish

mükemmel ötesi, mükemmel üstü, en iyilerin en iyisi

ACMESTHESIA : English Turkish

n. akmestezi, iğneleme veya saplamadan acı duyamamak

ACNAE : English Turkish

n. akne, genellikle yüzde çıkan sivilceler ve başka pustular kabarıklar şeklinde tanımlanan cilt hastalığı (ayrıca acne)

ACNE : English Turkish

n. akne, sivilce

ACOCK : English Turkish

adv. tetikte, dikilmiş ve kaldırmış olma pozisyonunda

ACOCKBILL : English Turkish

n. fişkada [den.]

ACOELOMATE : English Turkish

n. sölomsuz, sölom veya vücut bozluğu olmayan hayvan veya organizma

ACOELOMATES : English Turkish

n. sölomsuzlar, sölom veya vücut bozluğu olmayan canlılar (tenya, solucan, emici kurt, şerit solucan, denizanası)

ACOENESTHESIA : English Turkish

n. akenestezi, vücut algılamalarının kaybına neden olan ruhsal bozukluk

ACOINE : English Turkish

n. akonin, guanidinden alınan ve lokal anestezik olarak kullanılan beyaz kristalin

ACOLYTE : English Turkish

n. rahip yardımcısı, yardımcı

ACONCAGUA : English Turkish

n. And Dağları’nın Batı Yarımküre’deki, batı Arjantin’de yer alan en yüksek dağ zirvesi

ACONITE : English Turkish

n. kurtboğan, itboğan

ACONITINE : English Turkish

n. akonitin

ACONITUM : English Turkish

n. kurt boğan, bıldırcın otu, zehirli kökleri olan bitki; bıldırcın otunun zehirli köklerinden elde edilen özüt

ACORN : English Turkish

n. meşe palamudu, palamut

ACOSMISM : English Turkish

n. evrensizlik, Tanrı’dan ayrı sonsuz evrenin varlığına inanmama

ACOUASM : English Turkish

n. akusma, kafada çınlayan sesler duyma

ACOUMETER : English Turkish

n. akuometre, duyma duyarlığını ölçmek için kullanılan cihaz

ACOUSMA : English Turkish

n. akusma, hastanın hayali sesler duymasına neden olan rahatsızlık (Psikiyatri)

ACOUSTIC : English Turkish

adj. akustik, ses, sesle ilgili