English Turkish
ACT WILLFULLY : English Turkish
v. kasten yapmak, önceden tasarlayarak başka bir kişiyi anayasal haklarından yoksun bırakma niyetiyle hareket etmek
ACT WITH DISCRETION : English Turkish
aklı selimlilik ile hareket etmek, dikkatli davranmak, münferit bir şekilde davranmak
ACT YOUR AGE : English Turkish
yaşına uygun olarak davran, kendine uygun bir şekilde hareket et, çocuksu olma
ACTA : English Turkish
n. tutanaklar, resmî evraklar, belgeler, senetler
ACTABLE : English Turkish
adj. sahneye konulabilir, rol oynatılabilir; sahneye uygun
ACTANT : English Turkish
n. eylenen, fiil tarafından ifade edilen eyleme dahil olan ad veya tamlama
ACTED AGAINST HIS BETTER JUDGEMENT : English Turkish
aksini düşünmesine rağmen bu şekilde hareket etti, vicdanına karşı hareket etti, yapmaması gerektiğini bildiği halde yaptı
ACTED AS IF HE OWNED THE PLACE : English Turkish
oranın sahibiymiş gibi davrandı, sahiplendi, evin/yerin sahibiymiş gibi davrandı
ACTED FOR : English Turkish
aşkasının adına hareket etti, başkasının adına çalıştı,
nin yerine çalıştı
ACTED IN SELF DEFENCE : English Turkish
meşru müdafaa hakkını kullandı, kendini savunmak için eylemde bulundu, kendini korumak için harekette bulundu
ACTED IN THE LINE OF DUTY : English Turkish
görevi gereği hareket etti, görevini yerine getirdi
ACTED RATIONALLY : English Turkish
akla uygun olarak hareket etti, makul bir şeklide davrandı, mantıklı davrandı, duyarlı bir şekilde davrandı
ACTED UNDER THE BANNER OF : English Turkish
ir amaç çerçevesinde hareket etti, belirli bir prensip adına hareket etti
ACTED WISELY : English Turkish
akıllı davrandı, sağduyulu şekilde hareket etti, akıllıca hareket etti
ACTED WITHIN THE LAW : English Turkish
yasal olarak hareket etti, her şeyi yasa dahilinde yaptı, kanuna göre davrandı
ACTH : English Turkish
"adrenocorticotropic hormone (adrenokortikotropik hormon)"; böbrek üstü bezlerinin korteksi tarafından steroid üretimini uyaran, hipofiz bezi tarafından salgılanan hormon (Psikoloji)
ACTIGRAPH : English Turkish
n. aktograf, belli bir zaman dilimi içerisinde kişinin belirli hareketlerini izlemek ve kaydetmek için kullanılan küçük elektronik cihaz (kalp atış hızı, solunum, vücut ısısı, vs. gibi)
ACTIMATE : English Turkish
n. actimate, çocukların dokunuşlarına ve seslerine tepki verebilen ve konuşabilen interaktif bilgisayar kontrollü oyuncak bebekler (Microsoft tarafından üretilen)
ACTIN : English Turkish
n. aktin, kas plazmasında bulunan ve kas çekilmesine yardımcı olan globulin (Biyokimya)
ACTING : English Turkish
n. oyunculuk, oyun, oynama, temsil
ACTING : English Turkish
adj. davranan, hareket eden, yapan, vekâlet eden, temsil eden, sahnelenebilen
ACTING COPY : English Turkish
oyunculuk kopyası, oyuncu tarafından kullanılan oyun kopyası
ACTING CRAZY : English Turkish
çılgınca davranmak, delilik, cinnet; delicesine hareket etmek
ACTING VERSION : English Turkish
n. sahne uyarlaması
ACTINIA : English Turkish
n. actinia, herhangi bir denizşakayığı veya ona benzer hayvan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani