Multilingual Turkish Dictionary

French Turkish

French Turkish
SAVATE : French Turkish

"[la] eski ayakkabı; Fransız boksu "

SAVEUR : French Turkish

[la] tat, lezzet

SAVOIR : French Turkish

ilmek

SAVOIR CE QU'ON DIT : French Turkish

ne dediğini bilmek

SAVOIR GRÉ À QN : French Turkish

hoşnut olmak, gönül borcu duymak

SAVOIR LES TENANTS ET LES ABOUTISSANTS D'UNE CHOSE : French Turkish

girdisini çıktısını bilmek

SAVOIR MAUVAIS GRÉ À QN : French Turkish

hoşnut olmamak

SAVOIR SUR LE BOUT DU DOIGT : French Turkish

su gibi bilmek

SAVOIR VIVRE : French Turkish

yol yordam bilmek

SAVOIR-FAIRE : French Turkish

[le] beceriklilik

SAVOIR-VIVRE : French Turkish

[le] davranış bilgisi

SAVON : French Turkish

[le] sabun

SAVON EN POUDRE : French Turkish

tozsabun

SAVONNER : French Turkish

sabunlamak

SAVONNERIE : French Turkish

"[la] sabunculuk; sabun fabrikası"

SAVONNETTE : French Turkish

[la] kokulu küçük sabun

SAVONNEUX : French Turkish

"sabunlu; sabunumsu"

SAVOURER : French Turkish

tadını çıkarmak

SAVOUREUX : French Turkish

"tadı güzel; hoş, tatlı"

SAXE : French Turkish

[le] Saksonya porseleni

SAXO(PHONE) : French Turkish

[le] saksofon

SAXOPHONISTE : French Turkish

[le] [la] saksofoncu

SAYNÈTE : French Turkish

[la] kısa komedi, skeç

SBIRE : French Turkish

[le] aynasız, polis

SCABREUX : French Turkish

"sarp, çetin; tehlikeli"