Multilingual Turkish Dictionary French Turkish

ÉCRÉMEUSE : French Turkish

[la] kaymak makinesi

ÉCU : French Turkish

"[le] kalkan; eski bir gümüş para, ekü"

ÉCUBIER : French Turkish

[le] (gemide) halat deliği, loça

ÉCUEIL : French Turkish

"[le] (denizde) gizli kayalık; engel"

ÉCUELLE : French Turkish

"[la] çanak, kâse; çanak dolusu"

ÉCULÉ : French Turkish

"ökçesi aşınmış; bayatlamış"

ÉCUME : French Turkish

"[la] köpük; atın teri "

ÉCUME DE MER : French Turkish

deniz köpüğü, lületaşı

ÉCUMER : French Turkish

"köpüğünü almak; köpüklenmek; öfkelenmek, köpürmek; korsanlık etmek; soymak, yağmalamak"

ÉCUMOIRE : French Turkish

[la] kevgir

ÉCUMOIRE À FRITURE : French Turkish

delikli kepçe

ÉCUREUIL : French Turkish

[le] sincap

ÉCURIE : French Turkish

[la] ahır

ÉCUSSON : French Turkish

"[le] arma levhası; rozet"

ÉCUYER : French Turkish

"[le] [la] binicilik öğretmeni; at eğitimcisi; usta binici"

ÉCÌURANT : French Turkish

mide bulandırıcı

ÉCÌUREMENT : French Turkish

[le] mide bulandırma

ÉCÌURER : French Turkish

"mide bulandırmak; tiksindirmek; nefret uyandırmak"

ÉDEN : French Turkish

[le] cennet

ÉDENTÉ : French Turkish

dişsiz

ÉDICTER : French Turkish

kanun yayımlamak

ÉDICULE : French Turkish

[la] kulübe, baraka

ÉDIFIANT : French Turkish

örnek olan

ÉDIFICATION : French Turkish

[la] kurma, yapı yapma

ÉDIFICE : French Turkish

[le] yapı, bina