Multilingual Turkish Dictionary

French Turkish

French Turkish
VENDEUR : French Turkish

[le] [la] satıcı, tezgâhtar

VENDRE : French Turkish

satmak

VENDRE AUX ENCHÈRES : French Turkish

açık artırma ile satmak

VENDRE LA MÈCHE : French Turkish

gizli bir işi ele vermek

VENDRE À LA SAUVETTE : French Turkish

işportacılık yapmak

VENDREDI : French Turkish

[le] cuma (günü)

VENDU : French Turkish

satılmış

VENELLE : French Turkish

[la] dar sokak

VENEZUELA : French Turkish

[le]

VENGEANCE : French Turkish

"[la] öç; öç alma, intikam "

VENGER : French Turkish

"öcünü almak, intikamını almak; cezasını vermek "

VENGEUR : French Turkish

[le] [la] öç alan kimse, intikamcı

VENIMEUX : French Turkish

zehirli, ağılı

VENIN : French Turkish

"[le] hayvan zehiri; yürek kötülüğü, kin"

VENIR : French Turkish

"gelmek; yetişmek; olmak, meydana gelmek "

VENIR AU MONDE : French Turkish

doğmak, dünyaya gelmek

VENIR DE : French Turkish

den gelmek;
den ileri gelmek"

VENIR À BIEN : French Turkish

aşarmak

VENIR À BOUT DE : French Turkish

aşarmak, hakkından gelmek

VENIR À L'ESPRIT : French Turkish

aklına gelmek

VENIR À LA RESCOUSSE : French Turkish

imdada koşmak

VENIR À RIEN : French Turkish

aşarısızlığa uğramak

VENISE : French Turkish

Venedik

VENT : French Turkish

"[le] yel, rüzgâr; hava; (bağırsaklarda) gaz "

VENT ALIZÉ : French Turkish

alize rüzgârı